kendimizi "lost-fringe-flashforward" seyretmenin şehvetine kaptırmış vaziyetteyiz. geçen gün "bbc'nin paralel universe belgeselini de seyredelim" deyince burcu biraz soluklanmamız gerektiğini düşündüm ama çok uzun sürmedi, dün akşam yine aynı maratonun içinde bulduk kendimizi.
gecenin aforizması walter bishop 'dan geldi:
"bazen gerçekleri yalnızca aklını imkansıza açtığında bulabilirsin"
okuduğum bir metin geldi sonra aklıma. şöyle diyordu:
"içinde bulunduğumuz durum elbette tehlikelerle dolu. bu tehlikeler sadece dogmatizmden ya da üzerinde ilerlenen büyük yolun orta yerinde kitlelerle ilişkinin kopmasından kaynaklanmıyor, aynı zamanda içine düşülebilecek zaaflardan da besleniyor.
bir insan bütün hayatını devrime adamayı düşündüğünde çocuklarından birinin ihtiyaçlarını karşılayamamak, çocuklarının ayakkabılarının yıpranması ya da ailesinin ihtiyaçlarına cevap verememek gibi aklını yiyip bitiren endişelerden kurtulamazsa, bu düşüncelerin etkisi altında gelecekte ortaya çıkabilecek bir yozlaşmanın tohumlarını usulca ekmiş olur."
"gerçekçi ol imkansızı iste" diyen che'ye ait bu sözler.