tanıdığım bir anne ile babanın beyin tümörüne (etantr) yakalanmış 2.5 yaşındaki kızları güneş'i hayatta tutma mücadelelerini anlattıkları günlüklerini takip ediyorum ilk günden beri gözlerim dolarak. nasıl bir sevgi yumağı olup, sarıp sarmaladıklarını görüyordum ailenin. "günlük güneşlik" demişlerdi ama son ikidir haberler kötü gelmeye başladı. güneş'in giderek solduğunu söylüyorlardı:
"güneş'imiz derin uykuda. tümör uyku merkezini etkilemiş diyorlar. tamamen tepkisiz de değil, bizi duyunca iç çekiyor gibi, esniyor, hafif hareketler yapıyor. ama ağrı ve sızı hissetmiyor gibi. bu da nasıl bir teselli bilemezsiniz! ara ara yükselen tansiyon ve nabızları ile bizi çok korkutuyor. acil müdahale arabasını odaya koydular bu gece. ah ah!
cuma gününden beri güneş'i görmeye geliyor amcalar, teyzeler, halalar, kuzenler, arkadaşlar, dostlar. herkes kendince seviyor onu. kimi daha yeni tanışıyor, kimi okuyor üflüyor, kimi masal anlatıyor, kimi kitap okuyor, kimi şarkı söylüyor, kimi masaj yapıyor, kimi annelerinin ninnilerini hatırlayıp söylüyor. o da o mülayim haliyle en sevdiği şeylerden birini yapıyor: dinliyor. duyuyor bizi, hissediyorum, buna inanıyorum."
oğullarını kaybetmiş bir karı kocanın bu yoğun acıyla baş etmeye çalışmalarını anlatan rabbit hole bana güneş'i ve ailesini hatırlattı. ikisi de evlat acısı yaşamış ana kızın, bunu tarif etmeye çalıştıkları bir diyalog vardı filmde:
- why didn’t you tell me?
- for the same reason you don’t tell me why you come home reeking of pot.
- does it ever go away?
- no. i don't think it does. not for me it hasn't. and that's goin'on eleven years. it changes though.
- how?
- i don't know. the weight of it, i guess. at some point it becomes bearable. it turns into something you can crawl out from under and carry around like a brick in your pocket. and you even forget it for while but then you reach in for whatever reason and say there it is: "oh right” which can be awful but not all the time. sometimes it's kinda not that you like it exactly, but it's what you have instead of your son. so you carry it around and it doesn't go away which is..
- what is it?
- fine...actually.
kul kurar kader gülermiş diyerek bitireyim.