"behzat ç." sayesinde tanıdığım emrah serbes'in erken kaybedenler kitabını bitirdim dün akşam. bir hikaye beni çarptı. aşağıdaki ondan bir bölüm:
anneannem bu hayatta fikirlerime gerçekten değer veren tek kişi. seçimlerde bile danıştı. oy pusulamızı alıp paravanın arkasına gitmiştik. “evet” mührünü aldım, “kime oy vereceksin anneanne?” diye sordum.
“bilmem, kime verelim?”
düşündüm, sorumluluk altında hissettim kendimi, “boş atalım istersen” dedim.
“buraya kadar boşuna mı yürüdük?”
saadet partisi’yle tkp arasında kararsızlık yaşıyordum. genellikle muhafazakar bir insanımdır ama komünizm heyecanını da her zaman yaşamak istemişimdir.
“anneanne sen solcu musun?” diye sordum.
sonuçta oy onun, ben sadece yardımcı olmaya çalışıyordum.
“bir şeyci değilim” dedi
“her türlü manipülasyona açıksın yani”
“evet”
“bu yaşta sonra komünizm heyecanını yaşamak ister misin?”
“isterim”
“o zaman oyumuzu türkiye komünist partisi’ne verelim mi? onlar da seksen dört yaşındaymış, sen de seksen dört yaşındasın. broşürlerinde okudum.”
“e iyidir o zaman verelim”
bastım mührü çark çekicin altına. teyzem oyumuzu komünistlere verdik diye çok kızdı. anneannem, “kime istersek ona veririz” dedi