arkadaşım, işlerimizdeki genel memnuniyetsizliğimizden hareketle pablo neruda’nın şu şiirini göndermiş:
yavaş yavaş ölürler
seyahat etmeyenler.
yavaş yavaş ölürler
okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.
yavaş yavaş ölürler
alışkanlıklarına esir olanlar,
her gün aynı yolları yürüyenler,
ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler,
bir yabancı ile konuşmayanlar.
yavaş yavaş ölürler
heyecanlardan kaçınanlar,
tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki
pırıltıyı görmek istemekten kaçınanlar.
yavaş yavaş ölürler
aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,
rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
hayatlarında bir kez dahi
mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar
yavaş yavaş ölürler
ben de ona nazım hikmet’in şu şiiriyle karşılık verdim:
güzel günler göreceğiz çocuklar
motorları maviliklere süreceğiz
çocuklar inanın, inanın çocuklar
güzel günler göreceğiz, güneşli günler
motorları maviliklere süreceğiz
bu kadar edebiyatın üstüne, bir başka arkadaşım “boşluğa çalıştığınız kurumun ismini, virgülü de istediğiniz yere koyun” notuyla bağladı mevzuyu:
"______ 'in şemsiyesi altına girenler yavaş ölürler"