onlar uyuduğunda ankara yeni bir güne uyanır.
öğrenciler, memurlar, mutlu ve mutsuz insanlar, adına hayat mücadelesi denilen bu döngüye bir tarafından tutunmak için yeni günle beraber düşmüşken yollara, onların ise gecesi başlar.
“bir mekanda a*, g*t, alkol varsa, o mekanda güzel paralar döner.” diyerek başka bir dünyanın kapısını aralıyor angutyus.
ezik bir tipin emniyette başkomiser çıktığı; yüzüne tükürmem dediğin adamın ceketinin kenarından silahının başını uzattığı; çeşit çeşit, farklı zevkler peşinde koşanların buluşma noktası olan; ayık kafayla kimsenin girmeyi aklından geçirmeyeceği; utanma duygusunu, arını, izanını, inandığı neyi varsa hepsini heybe yapmış adamların geldiği mekanlarda dolaştırıyor okurunu.
ankara’nın varoşundan kopup gelen hayaller ve umutlar taşıyan insanların, transların, rus kadınlarının hikayelerini çok sert anlatmış angutyus nam-ı diğer fatih akdere.
karşılaştığınız gerçeklikten rahatsız oluyorsunuz tıpkı kitabın kahramanı arif gibi; ama gözünüzü karartıp siz de dalıyorsunuz ortamlara onunla. editörün gözünden kaçan bariz hatalar olsa da bir solukta okunuyor kitap.
son söz: “hay s*keyim senin gibi kokoreççiyi be! ankara’yı patlattın ulan!”