ressamlık yapan ama bir galeride işçi olarak çalışan, resimleri güzel çevresi kötü, dünyayı dolaşmış, iki yabancı dil bilen, yüz yıldır yalnız yaşayan biri kitabın kahramanı, aynı zamanda yazarı!
kendisi de deli olduğu için bir deli paratoneri. sınırları olmadan, tabusuz yaşayan, arsız bir karakter. kimi zaman gelişine vuruyor, kimi zaman oyun kuruyor. öyle yaramazlıklar yapıyor ki evladın olsa eldivenle sevmeyi düşünebilirsin.
aşk, küfrün yakıştığı önemli bir kurumdur derken bunu anlattığı hikayelerin içine de yediriyor. her ne kadar kendi başından geçmiş gibi yazsa da, haydi yazarın üslubuyla söyleyeyim:
fundamentally, funda-mental-oğlu bir mahlas.
yoğun gündemden firar etmek, kafayı sıfırlamak ve ferahlamak için lezzetli bir ara sıcak.
son söz: “beni en çok kanatan şey cesaretimdi.”