top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıAli Orhan Yalcinkaya

semih cumhuriyeti


isim koymak önemli mevzu. anne babaların ilk doğacak çocuklarına isim koyarken çektikleri ıstıraba yakından tanıklık ettiğim için biliyorum.

eskiden nasılmış peki?

çocuğun ismi ile alın yazısı arasında bir bağ olduğunu kabul edermiş atalarımız.

altay türklerinde çocuğun adını babası verirmiş. bu da çoğu kez doğumdan sonra eve ilk giren misafirin ismi olurmuş. doğumdan hemen sonra söylenen ilk sözün verildiği de olurmuş. (bu durumla ilgili çok mavra yapılabilir ama konudan uzaklaşmadan devam edeyim.)

şamanist inancı gereği ölüm meleği nefret eder de gelmez düşüncesiyle kötü isimler de koyarmış atalarımız. bir başka adete göreyse, çocuk yasasın diye ebe tarafından babasına sembolik olarak satılırmış. (erkekse satılmış, kız ise satı)

benim hafızama yer eden en net husus ise dede korkut hikayeleri’nde anlatılandır:

"kişilere adını veren korkut atadır. ana ve babanın verdiği isim gerçek isim değildir, geçicidir. çocuk, gerçek ismini avda veya savaşta bir yararlık, bir kahramanlık gösterdikten sonra alır. dirse han oğlu, karşısına çıkan bir boğa ile dövüşüp onu öldürdükten sonra “boğaç” ismini almıştır. bamsı beyrek’e, bezirgânların malını soygunculardan kurtarması üzerine bu isim verilmiştir."

ya günümüzde?

ne ararsan var. moda isim rüzgarlarına kapılanlar da, değişik isim koyma sevdasına tutulanlar da, eskiyle yeniyi bir potada eritmek adına sonuna can ya da gül ekleyenler de...

bu acıya son vermek için pansuman (nasıl pansumansa, bir ömür boyu yapışıp kalıyor) tedbirler de var elbet. kolayından aile büyüklerinden birinin ismi (benimki dedemin ismi mesela) imdada yetişiyor.

emrah serbes, deli duman’da orsa için yazdığı satırlarda şöyle anlatıyor:

…kızı güzel doğan ilk olarak cins bir isim aramaya başlıyor, medeni kanunun yazılı olmayan maddelerinden biri buymuş gibi, buluyor sonra o ismi, gidiyor nüfus dairesine. nüfus memuru anlamamış gibi bakıyor yüzüne, nasıl anlamazsın diyor, çok basit, alıyor nüfus kağıdını, sıkıntısını biz çekiyoruz senelerce, umurunda değil adamın, çok mutlu o, kızını herkes seviyor, ismi yüzünden zannediyor.

bizdeyse durum biraz farklı gelişmişti. ilk kızımın ismi, anne rahmine düştüğünü öğrendiğimiz anda belliydi. ikinci kızımın ismini ise karım doğuma girerken hâlâ bilmiyorduk.

bu yazdıklarımdan sakın ha, soy ismin önemsiz olduğu gibi bir anlam çıkmasın. ama fıkralar bile bu toplumsal yaraya parmak basmadan geçmemiş nihayetinde.

vatandaş ismini değiştirmek için başvuruda bulunmuş. memur sormuş:

- neden ismini değiştirmek istiyorsun?

- memur bey, benim adım idris g*t demiş.

- çok haklısın. peki ne olsun istiyorsun?

- temel g*t olsun.

son söz: ister çocuğuna, ister dükkanına, ister üniversitene isim koy; ama ülkene isim koyarken bir “semih cumhuriyeti” rahatlığı içerisinde olmamak lazım.

55 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page