dün internette dolanırken “hayat okulu” diye bir siteye denk geldim. sağını solunu kurcalarken karşıma “edebiyat ne işe yarar?” diye bir video çıktı.
çevirisini nasıl yapsam da buraya koysam diye düşünürken*, yekta kopan’ın son kitabı "iki şiirin arasında" okuduğum ""öğretmen öyküsündeki şu satırlar imdadıma yetişti:
“okumazdım eskiden. günün birinde, kitapçıda çalışıp üniversiteye girme düşüncesinden neredeyse tümüyle uzaklaştığım günlerde, bir abim elime "mahalle kahvesini"ni tutuşturdu. okuyunca aklım başımdan gitti. o kahvedekilerin tümü bizim mahallede yaşıyordu. demek ki ben de bir kitabın içinde yaşıyordum. o günden sonra kitapların içinden asla çıkmamaya karar vedim. orada dövüştüm, orada seviştim, orada evlendim, orada baba oldum, orada da yaşlanacağım.”
son söz: edebiyat aslında bir terapidir. bilgelik, iyilik ve aklıselim içinde yaşamamızı sağlar.
(*): ilk fırsatta çevirisini de koyacağım (umarım :)