sanki vaktinin daraldığını hissedip, yok olup gitmesine, yetim kalmasına gönlünün razı olmadığı anları yazmış oya baydar “yetim kalacak küçük şeyler” ’de.
anlattıkları anın duygusu, yaşayandan başka kimsenin bilmediği mahrem, yalansız bir ömür aslında. sevinç de var, keder de; zafer de var, yenilgi de; ihanette de var, intikam da... “ömür boyu yaşanan, biriktirilen yüzbinlerce, milyonlarca anın toplamıdır insan.”
okuru sıkmamak için, tarih ve zaman akışı gözetilmeden birbirinin ardı sıra dizilen “anlar”, kitabın rahat okunmasını sağlıyor; ama ben bunun belli bir akış içinde olmasını beklerdim. bu, yazarın duygu ve düşünce dünyasında yaşadığı değişim ve dönüşümlerin rahat izlenebilmesine olanak verdiği gibi okurla yazar arasında kurulan duygusal bağın daha da kuvvetlenmesine neden olacağını düşünüyorum. buna rağmen, çok sevdim bu otobiyografik anlatıyı. bir önceki romanı “o muhteşem hayatınız”ın yazılmasına neden olan babasının madalyasını bulmasını anlattığı bölüm; attila ilhan’ın “ben sana mecburum” şiirinden "sevmek kimi zaman rezilce korkuludur/ insan bir akşam vakti ansızın yorulur / çıplak ustura ağzında yaşamaktan..." dizeleri benim için güzel tesadüflerdi. bir de gözü bağlansa da, yaşanan hiçbir güzelliğin yitip gitmediğini, güzelliklerle zenginleşmenin ne demek olduğunu, güzellikteki direnme gücünü ve umudu anlattığı için sevdim.
son söz: “yazmak, insanın var olma çırpınışından başka nedir ki zaten?”