peşi sıra gelen ölümlerden mi bilmem, dilimde cemal süreya’nın “hayat kısa, kuşlar uçuyor” dizeleri hiç düşmüyor. bir yandan kapağındaki kuşlar, bir yandan yine cemal süreya’nın aynı adlı şiirini çağrıştıran ismi sanırım beni cezbetti kitabı raflarda görünce. daha önce hiç okumadığım bir yazarla, cemil kavukçu’yla, tanışmam böyle oldu işte.
iyi ki öyle olmuş.
“hangi dala bakalım baba”, “karga bayramı” ve “piyes” birbiriyle bağlantılı, kahramanı “karga” olan üçlemeyi saymazsam diğer altı hikaye, yanı başımızda dururken fark etmediğimiz, yabancısı olduğumuz hayatları, duyguları ve insanları anlatıyor. asıl maharetin böylesi sade ve sıradan durumları anlatabilmek olduğunu düşündüm okurken. bunu o kadar güzel yapmış ki, o içten anlatımın tutkunu oluveriyor insan.
son söz: “tombik bir kere öldü abi, ben her gün ölüyorum,”