Umberto Eco’nun Gülün Adı romanının baş kahramanı Sherlock Holmes gibi iz süren Rahip Williams karakteridir. Bu karakterin isminin, dogmalarla savaşan Ockham’lı William’dan esinlenildiği söylenir. Ockham’lı William ise Ockham’ın Usturası olarak bilinen nefis bir prensibi ortaya koymuştur.
Nedir diye soracak olursanız, bir sorunun iki ayrı teorik çözümü varsa bunlardan daha basit olanını seçin der.
Mesela tıp öğrencilerine şöyle anlatılır Ockham’ın Usturası:
Nal sesleri duyuyorsanız atları düşünün, zebraları değil. Yani semptomlara bakarak bu semptomlara uygun hastalık tanısı koyun, “aklınızdan” element uydurarak az rastlanan egzotik bir hastalık tanısı değil.
Yani sade olun, sadeleştirin sorunu der bize bu prensip.
Merkez Bankası da karışık faiz hesabının içinden çıkabilmek için bu yolu seçmişti bir süre önce. Dün açıklanan Enflasyon Raporu ve PPK Notları’nda bir yandan bunun izini sürerken bir yandan da geleceğe yönelik bekleyişlerini takip ettik.
Merkez Bankası 'Enflasyon Raporu'nda enflasyon beklentilerinde herhangi bir değişiklik olmadı. 2016 ve 2017 yıl sonu enflasyon tahminleri %7,5 ve %6,0 olarak korunmaya devam etti. Tahmin aralıkları %6,6-8,4 ve %4,3-7,7 seviyeleri oldu. Enflasyonun 2018 yılından itibaren ise %5 düzeyinde istikrar kazanmaya başlaması bekleniyor. Dış talebin büyümeye olumlu katkısının sınırlı olacağı tahmin edilirken, büyümenin kaynağının iç talep olacağı belirtildi.
Enflasyon öngörülerine temel teşkil eden varsayımlardan petrol ve ithalat fiyatlarında yukarı yönü revizyonlar yapılırken, gıda enflasyonunda aşağı yönlü bir revizyon yapılarak bu yıl için %9'dan %8'e gerileyeceği öngörüldü. Enflasyon tahmininde önemli bileşenlerden biri olan petrol fiyatları, bu yıl ortalama olarak 40 $/varil seviyesinden 44 $/varil seviyesine çıkarılımış bulunmakta. Cari dengedeki düzelmenin de süreceği ifade edilmekte.
İşlenmemiş gıda fiyatlarında gözlenen artış ve bu ayın enflasyonuna ilişkin temkinli bekleyişe rağmen, Gıda Komitesinin çalışmaları’nın yerinde olduğu vurgusu ve turizm sektörüne yönelik iyimser bir bekleyiş olduğunu gördük.
Geçen hafta gerçekleştirilen ve 25 baz puanlık indirimle sonuçlanan Para Piyasası Kurulu Notları’nda dikkat çeken hususlar ve geleceğe dönük beklentiler ise şöyle sıralanmış:
Temmuz ayına ilişkin ilk veriler, yıllık gıda enflasyonunun işlenmemiş gıda kaynaklı olarak yükselmeye devam edebileceğine işaret etmektedir. Döviz kurlarının birikimli etkisinin azalmasıyla yılın geri kalanında temel mal grubu yıllık enflasyonunun yavaşlayacağı öngörülmektedir. Temmuz ayında tütün ürünleri fiyatlarında kaydedilen artış tüketici enflasyonu üzerinde yukarı yönlü bir etki oluşturacaktır. Kurul, işlenmemiş gıda ve tütün fiyatlarındaki bu gelişmelere bağlı olarak kısa vadede enflasyonda belirgin bir artış gözlenebileceğine dikkat çekmiştir. Çekirdek enflasyonun ise kademeli düşüşünü sürdürmesi beklenmektedir.
2016 yılı ikinci çeyreğine ilişkin veriler iktisadi faaliyetteki artış eğiliminin bir miktar yavaşlayarak da olsa devam edeceğine işaret etmektedir. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretimi Mayıs ayında Nisan ayına göre yüzde 1,6 oranında artarken Nisan ayındaki zayıf seyrin etkisiyle Nisan-Mayıs döneminde üretim ilk çeyreğe kıyasla yüzde 0,4 oranında azalmıştır. Haziran ayına ilişkin mevcut göstergeler sanayi üretiminin Mayıs ayına kıyasla daha ılımlı seyredebileceğine işaret etmektedir.
Harcama tarafına ilişkin veriler nihai yurt içi talepte ılımlı bir seyre işaret etmektedir. Nisan-Mayıs döneminde tüketim malları üretimi yatay seyrederken ithalatı gerilemiştir. Yatırım malları üretimi ve ithalatında da benzer bir görünüm mevcuttur. Otomobil ve ticari araç satışlarındaki artış eğilimi ise ikinci çeyrekte de sürmüştür. İkinci çeyrekte firmaların yatırım talebi görece zayıf bir seyir izlemiştir. Nisan-Mayıs döneminde altın hariç ihracat miktar endeksi ilk çeyreğe kıyasla sınırlı bir oranda artarken altın hariç ithalat miktar endeksi gerilemiştir.
Gerileme eğilimi sergileyen turizm gelirlerinin cari açık üzerindeki olası olumsuz etkileri yaz ayları ile birlikte daha belirgin bir şekilde hissedilebilecektir. Turizm gelirlerinin iktisadi faaliyet içindeki payının yüksek olduğu ikinci ve üçüncü çeyrekte ekonomide bir miktar yavaşlama gözlenebilecektir. Diğer taraftan, emtia fiyatlarının cari açık üzerindeki olumlu etkisinin de önümüzdeki dönemlerde kademeli olarak sınırlanması beklenmektedir.
Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme Komitesi (Gıda Komitesi) kapsamında alınan tedbirler ve gıda talebindeki turizm kaynaklı dönemsel azalışa bağlı olarak 2016 yılsonunda gıda fiyatları enflasyonunun bir önceki Rapor dönemine kıyasla daha düşük gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.
Piyasalarda yaşanan dalgalanmaların etkilerinin geçici olacağı ve Türkiye’nin sağlam iktisadi temelleriyle dayanıklılığını koruyacağı öngörülmektedir. Bununla birlikte Kurul, finansal koşullardaki sıkılaşmanın kısa vadeli etkilerini dengelemek amacıyla, gerekmesi halinde zorunlu karşılıklarda aşağı yönlü bir ayarlama yapabilecektir.
Rusya ile ilişkilerin düzelmesi yılın son çeyreğinden itibaren dış talebe destek verebilecektir. Bu doğrultuda, önümüzdeki dönemde ihracatın büyümeye olumlu katkı vermeye devam etmesi beklenmektedir.
Ekonominin mevcut büyüme kompozisyonunun iç talep kaynaklı olması ve turizm sektöründeki yavaşlama önümüzdeki dönemde cari dengedeki iyileşme eğiliminin yavaşlayabileceğine işaret etmektedir.
Yakın dönemde döviz kurunda gözlenen hareketler maliyet kanalından enflasyon üzerinde yukarı yönlü risk oluşturmaktadır. Ayrıca, son dönemde bütçe harcamalarında gözlenen artışın bütçe dengesi üzerindeki etkisini telafi etmek için yapılabilecek olası kamu fiyat/vergi ayarlamaları yılın sonlarına doğru enflasyonu yukarı yönlü etkileyebilecektir. Öte yandan yakın dönemde yaşanan yurt içi gelişmeler güven kanalı ve turizm sektörü üzerinden talep ve enflasyon üzerinde aşağı yönlü riskler oluşturmaktadır.
Dün itibariyle Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti %8’in altına inerek %7,99 oldu ve politika faizi olan %7,50’ye yakınsamaya devam etti. Sadeleşme ile nihai olarak amaçlananın, dar ve simetrik bir koridor uygulamasının hayata geçirilmesi ve fonlamanın tek bir faizden yapılmasına doğru adım adım ilerlendiğini görmekteyiz. Muhtemeldir ki, sadeleşme süreci makul bir zaman diliminde sonuçlandırılacak.
Moody's dün gerçekleştirdiği konferans sonrası yaptığı kısa açıklamada, Türkiye'nin kredi notunun 90 günlük süre içerisinde değerlendirileceğini söyledi. Bundan hareketle 5 Ağustos'taki olağan değerlendirmede Moody's'in Türkiye'nin notunu indirme ihtimalinin oldukça azaldığını söyleyebiliriz. Bu noktadan sonra, yaşanan olayların Türkiye ekonomisi üzerinde uzun vadeli bir etki yaratmadığının gösterilmesi ve normalleşmenin sağlanması bakımından Türkiye'ye sağlanan 90 günlük sürenin, Türkiye'nin tekrar hikayesini anlatma ve küresel yatırımcıların güvenini tazelemek için fırsat olduğu muhakkak.