Noel, Katolik Hıristiyan dünyasında 25 Aralık’ta kutlanırken Ortodokslarda 7 Ocak’ta kutlanmakta. Bu farklılık Gregoryen takvim ile Jülyen takvim arasındaki gün farkından kaynaklanmakta.
Bu takvimler arasındaki geçiş hiç de kolay olmamıştır. Mesela İsveç bu geçişi 1700’den 1740’a kadar devam eden 40 yıllık bir süreçte yapar. Öyle ki, tarihte Şubat ayı ilk ve son kez bu dönemde 30 gün çektiği söylenmektedir. İngiltere 1752’ye kadar Jülyen takvimini kullanmaya devam eder. Yunanistan 1923 yılında bu geçişi yapan son ülke olmuştur. Rusya ise 1918 Bolşevik Devrimine kadar Jülyen takvimini kullanmaya devam eder.
Hikaye de tam burada başlıyor.
İşte bu tarihten tam 10 yıl önce, Londra dördüncüsü düzenlenen yaz olimpiyatlarına ev sahipliği yapar. Yarışan 6 Rus atletten 3 tanesi madalya alır. Yarışmanın yapılacağı 11 Temmuz’dan birkaç gün önce gelmiş olmalarına rağmen diğer 3 atlet Atıcılık yarışmalarını kaçırır! Jülyen takviminin azizliğine uğrarlar çünkü geldikleri tarih Gregoryan takvimine göre yarışmadan 12 gün sonrasıdır.
Sadece hedefi değil zamanı da tutturmak marifet.
Moody's “darbenin orta vadeli etkilerini Türkiye'nin politika yapıcı kurumlarını ve iş ortamını; olası şokları absorbe edecek dış tamponları, Türkiye'nin yüksek derecede bağlı olduğu zarar görmüş yatırımcı beklentisini ve büyüme beklentilerini etkileyebileceğini” belirtmişti. Dolayısıyla büyüme trendindeki bozulma Moody’s kararını etkileyebilecek faktörlerden biri olarak karşımıza çıkmakta. Dün açıklanan Haziran ayı Sanayi Üretim Endeksi’ne hem hedef hem zaman açısından bakmak lazım:
Haziran ayı Sanayi Üretim Endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre (arındırılmamış) %1,1 artarken, bir önceki aya göre %0,2 azalış gösterdi. Beklenti geçen yılın aynı ayına göre %3,6 artış olacağı yönündeydi. İkinci çeyrekte sanayi üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre %2,9 artış gösterirken ilk çeyrekte %5,6 düzeyinde gerçekleşmişti. Alt endekslere baktığımızda aylık bazda imalat sanayi ve dayanıksız tüketimde azalış yatırım eğilimi açısından bir zayıflamaya işaret etmekte. Takvim etkisinden arındırılmış verilerde de benzer bir seyir görmekteyiz. Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksi için beklenti %3,8 düzeyindeydi. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi endeksi de bir önceki aya göre %1,4 azalarak Mayıs ayındaki artışın ardından tekrar düşüş eğilimine girmiş bulunmakta. Sanayi Üretim Endeksinin öncüsü olarak takip ettiğimiz ISO PMI Endeksi 2. çeyrekte daralmaya işaret etmekteydi ve Haziran ayında küresel krizden bu yana en düşük seviyesine kadar gerilemişti. Diğer öncü göstergeler de bunu desteklemekteydi.
Sanayi üretim verisi, ikinci çeyrek büyümesinin %3 civarında gerçekleşebileceğine işaret etmekte. İlk çeyrek büyümesi %4,8 olduğu dikkate alındığında büyüme ivmesinde bir yavaşlama söz konusu. Önümüzdeki dönemde büyümeye ilişkin her öncü gösterge artık daha fazla önem arz etmekte.
Yurtdışında ise en önemli ihracat pazarımız Avrupa’dan olumlu sinyaller gelmeye devam ediyor. Euro Bölgesi Sentix yatırımcı güveni endeksi geçen ay gördüğü 4,3 seviyesinden 7,9 seviyesine çıktı. Brexit etkisinin azalması ve Çin kaynaklı olumlu veriler iyileşmede neden olarak gösterildi.