Dick Fosbury ismini ilk duyduğumda benim de gözlerim soru işareti bakmıştı. Spor tarihinin en devrimci atletlerinden biri olduğunu öğrendiğimde o soru işaretlerinin yanına bir de ünlem eklenmişti.
100 yılı aşkın bir süre yüzü koyun geçilmeye çalışılan yüksek atlama çıtasını 1968 Meksika Olimpiyatlarında sırt üstü geçerek tarihin akışını değiştiren kişidir. İnovasyonun sporda ne kadar önemli olduğunu göstermesi açısından değerlidir bu yaptığı.
Aşağıdaki videoda 2,14 metreyi deneyen Giacona Crosa’nın atlayışı yüksek atlama tarihinin o zamana kadarki bir özetidir aslında. Kendinden öncekiler mindere ayaklarının üstüne düşerken, sıra Fosbury’e geldiğinde sırtı düşer ve yattığı yerden tersten yazdığı tarihe bakar adeta.
Önce omuzlarını, sonra kalçasını ve bacaklarını engelden geçirmeyi başardığı bu teknik daha sonra tüm dünya tarafından benimsenir. Öyle ki, 4 yıl sonra gerçekleştirilen 1972 Münih Olimpiyatlarında 40 sporcudan 28’i artık bu tekniği uygulamaktadır. O yıl olimpiyat şampiyonu olan Sovyet Jüri Tarmak eski stille atlayıp kazanan son atlet olsa da “Yeniliğin Yayılması Teorisi” kendini doğrular. 1980 yılına gelindiğinde 16 finalistin 13’ü bu stili kullanır. 1972’den beri hiçbir yüksek atlamacı “Fosbury Flop” stilini kullanmadan madalya kazanamamakta.
***
Peki nedir “Yeniliğin Yayılması Teorisi”?
Teoriyi ortaya atan Everett Rogers yeniliği şöyle tanımlamakta:
Birey ya da örgüt tarafından yeni olarak algılanan fikir, uygulama ya da nesne.
Önceden bilinmeyen, tanınmayan bir kavram ya da dizayn olması gerekmemekte; daha önce kullanılmamış olması yeterli. Bireyler veya örgütlerin ihtiyaçlarını karşılamak için problemlere alternatif çözümler üretmek olabileceği gibi problem ya da ihtiyaçları algılamada yeni yollar da yenilik olabilir. Buradan hareketle yenilik yeni bir ürün, teknoloji, bakış açısı veya çözüm yolu olarak tanımlanabilir. Yayılma ise “yeniliğin bir sosyal sistemin üyeleri arasında belli kanallar yoluyla zaman içinde iletilmesi süreci” olarak tanımlanmakta.
Yeniliğe uyum veya ret kararı verirken bilgi beş aşamadan geçmekte. Bu beş aşama; bilgi, ikna olma, karar, uygulama ve doğrulama. İlk aşamada birey yenilik ve işlevleri hakkında bilgi edinir. İkna olma aşamasında yeniliğin kendisi için avantaj ve dezavantajlarını değerlendirerek, yeniliğe tutumunu biçimlendirir. Karar aşamasında yenilik hakkında ek bilgiler edinir ve yeniliği kabul ya da ret kararı verir. Bu aşamada özellikle çevresindeki bireylerin değerlendirmelerinden etkilenir. Dördüncü aşama olan uygulama yeniliğe uyum kararı verildiğinde gerçekleşir. Son aşamada birey uyum kararını doğrular ve güçlendirir.
***
Burada mevzuyu Merkez Bankası’nın bugün yapacağı Para Politikası Kurulu toplantısına getireceğim. 1 Aralık 2010 tarihinde bir yenilik olarak uygulamaya konulmuştu Faiz Koridoru Uygulaması. Bununla amaçlanan, ekonomideki belirsizliklerin ortadan kaldırılması ve sermaye akımlarındaki dalgalanmaların döviz kuru ve ekonominin geneli üzerindeki olumsuz etkilerinin yumuşatılmasıydı.
TCMB Başkanı Murat Çetinkaya, 2016 yılı Temmuz Enflasyon Raporu sunumunda, son dönemde alınan para politikası kararlarının sadeleşme süreci kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek sadeleşme ile amaçlananın, dar ve simetrik bir koridor uygulamasının hayata geçirilmesi, fonlamannın tek bir faizden yapılması ve bunu mümkün olduğunca kısa sürede tamamlanmasını hedeflemek olarak açıklamıştı.
Merkez Bankası, üst bantta beklentilere paralel 25 baz puan daha indirim yaparsa 6 yıl önce uygulamaya koyduğu yeniliğin yayılmasının sonunu getirecek noktaya bir adım daha yaklaşırken yayılmayı regresyona dönüştürmüş olacak.