Bir şeyin içinden çıkamadığımızda, baş edemediğimizde, karar vermekten korktuğumuzda “zamana bırakırız”.
Bir teslim oluş, sorumluluktan kaçış, bulunduğunuz noktadan uzaklaşış ve erteleme isteğidir yaptığımız.
Bir eylemsizlik hali, dinlenmek için alınan mola, yüzleşmekten kaçındığımız aynadır aynı zamanda.
“Vasiyetimdir; her şeyi zamana bırakıyorum” demektir Ece Ayhan gibi.
***
Moody’s not indirdikten sonra söylenmemiş hiçbir söz bırakmadık.
Tekrar yatırım yapılabilir seviyeye gelmek, bu durumu düzeltmek için ne yapacağımızı, mevcut reformları iyileştirmek, yeni yapısal reformları konuşmak yerine zamana bırakmış gibi davranıyoruz.
O zaman şöyle sorayım:
Pekiyi, ya zaman da bize bırakıyorsa?
***
Dün gelen verileri değerlendirecek olursak:
Para Politikası Kurulu toplantı özetinde, enflasyon ile ilgili gelişmelerde, toplam talepteki yavaşlamanın çekirdek enflasyondaki kademeli düşüşü desteklerken işlenmemiş gıda fiyatlarındaki aşağı yönlü seyrin de etkisiyle kısa vadede enflasyonda düşüş öngörüldüğünü; ancak akaryakıt ürünlerindeki maktu ÖTV artışının ve diğer maliyet unsurlarındaki gelişmelerin ise enflasyondaki iyileşmeyi sınırladığını gördük.
Enflasyonu etkileyen unsurlarda ise iktisadi faaliyetin üçüncü çeyrekte dönemlik bazda gerileyeceğinin, bununla birlikte, yılın son çeyreğinde turizmdeki daralmanın büyüme üzerindeki olumsuz etkilerinin daha sınırlı kalacağının ve alınan destekleyici teşvik ve tedbirlerin katkısıyla iç talebin toparlanma eğilimine gireceği belirtilmiş.
Öncü verilerin sanayi üretiminde Temmuz ayında gözlenen belirgin yavaşlamanın kalıcı olmadığına işaret ettiği söylenirken, dış talep üzerindeki jeopolitik gelişmeler kaynaklı olumsuz etkilere karşın Avrupa Birliği ülkelerine yapılan mal ihracatının güçlü artış eğilimini koruduğu vurgulanarak Rusya ile ilişkilerin düzelmesinin de dış talebi kademeli olarak destekleyebileceği belirtilmiş. Bu doğrultuda, önümüzdeki dönemde mal ihracatının büyümeye olumlu katkı vermeye devam etmesinin; alınan destekleyici teşvik ve tedbirlerin katkısıyla son çeyrekten itibaren iç talepte toparlanma eğiliminin başlamasının beklendiği ifade edilmiş.
Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), yayınladığı “Türkiye: Yüksek Risk Algısına Uyum Sağlamak” başlıklı raporunda not indiriminin dış borçlanma maliyetlerini artıracağını, bunun da iç piyasadaki tüketimin daha da kısılmasına yol açacağını belirterek 2016 GSYH büyüme hızının %2,8’e, 2017’de ise %2,4’e düşmesini beklediğini açıkladı.
2015 yılı Ağustos ayında 5,130 milyon olan Türkiye'yi ziyaret eden yabancı sayısı bu yılın aynı döneminde %38 azalarak 3,183 milyon kişi oldu. İlk sekiz ay itibariyle bakıldığında geçen yılın aynı dönemine göre ziyaretçi sayısındaki azalış %31,8. TÜİK verileri yılın ilk yarısında turizm gelirlerinde %28,2 azalışla 12,6 milyar dolardan 9 milyar dolara gerilediğine işaret etmişti. Geçen yılın ilk altı ayında kişi başı 815 dolar harcanırken bu yıl bu rakam %10,4 azalışla 730 dolara gerilemişti.
Ekonomik güven endeksi Eylül'de bir önceki aya göre %20,8 oranında artarak 72,66’dan 87,81’e yükseldi. Ekonomik güven endeksindeki artış hizmet sektörü, reel kesim (imalat sanayi) ve inşaat sektörü güven endekslerindeki artışlardan kaynaklandı.
İyi bir hafta sonu dileklerimle.