Gündemin rahat olduğu bu günde, Avrupa’da en çok yaşanmak istenen ülkelerde insanları ne mutlu ediyor sorusunun cevabını aramaya çıkalım.
Boston Consulting Group tarafından yayınlanan “Sürdürülebilir Ekonomik Kalkınma Değerlendirmesi” (SEDA- Sustainable Economic Development Assessment) raporunda yer alan ve refahı ölçmekte kullanılan Jakub Marian Haritası, Norveç’i en üstte gösteriyor. Yani Norveç halkının mutlu olmak için her şeyi var. En yaşanılası Avrupa ülkelerini gösteren aşağıdaki haritada zirvede.
Hemen gözünüz Türkiye’yi arayacak eminim. Yerimizi sorgulamaya geçmeden önce araştırmanın metodolojisi hakkında birkaç şey söylemek doğru olacak. Bir kere buradaki tek kriter GSYH değil, bunun dışında 44 farklı göstergenin bir toplamı. SEDA kriterleri ekonomi, yatırım ve sürdürülebilirliğe dayanmakta. Bu üç unsur daha sonra istihdam olanakları, sağlık ve çevre dahil olmak üzere on boyuta ayrılmakta.
Şimdi tekrar haritaya ve Norveç’e dönebiliriz.
Sizin de aklınıza Norveç deyince, en değerli şeylerinin elleri olduğunu öğrendiğimiz Neutrogena kullanan Norveçli balıkçılar gelmiyor mu?
Neyse, konuyu dağıtmadan devam edeyim.
Norveçliler iş olanakları, konut stokunun kalitesi ve düşük suç oranı ile kendilerini ülkelerinde güvende hissediyorlarmış. Nefes kesen kıyıları, el değmemiş ormanları ve düzenli şehirleri de ülkenin güzelliğine katkı sağlamakta. İçinde bulundukları çevreyi (tabiatı) refah – esenlik duygusunu artıran en önemli faktör olarak göstermekteler.
Almanya 93,6’lık skoru ile merkez Avrupa bloğu içerisinde en yüksek dereceye sahip yaşanılası ülkeler sırasında zirvede. Avusturya, İsviçre, Lüksemburg, Belçika ve Hollanda onu takip etmekte. Moldova, Karadağ ve Makedonya ise Avrupa’da en düşük skora sahip 3 ülke.
Türkiye’ye geldiğimizde SEDA skorları şunu söylemekte:
Bir kere genel ortalamanın üstünde yer almaktayız ama Avrupa ile karşılaştırdığımızda ise sonlarda yer alan yukarıda saydığım ülkelerin hemen üzerindeyiz. Ekonomik kriterlerde ortalamada yer alırken, Yatırımlar konusunda ortalamanın oldukça üzerindeyiz. Notumuzu aşağıya çeken ise Sürdürülebilirlik konusundaki puanlarımız. Bunun detaylarına baktığımızda ise Gelir Dağılımı, Sivil Toplum, Yönetişim ve Çevre alt başlıkları karşımıza çıkmakta.
***
Burada konuyu SEDA’nın Gelir Dağılımı konusundaki yerimize sorgulamak için TÜİK yapmış olduğu ve Eylül sonunda yayınladığı “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasına” bağlamak doğru olacak.
Ülke ekonomisinin ve insanlarının yaşam seviyelerini belirleyebilmek, çeşitli sosyal sistemlerin sağlıklı bir şekilde değerlendirmesini yapabilmek için (sosyal adalet ve eşitlik kıstaslarına göre) sadece ekonomik açıdan değil sosyal açıdan da gelir dağılımı göstergelerine ihtiyaç duyularak oluşturulan bir araştırma bu ve Gelir Dağılımı konusunda önemli bilgiler vermekte.
Raporun detayına girmeden sadece kişisel gelir dağılımını ölçmek için, yaygın olarak kullanılan dağılım ölçüsü Gini Katsayısı’na bakmamız yeterli. Gini katsayısı 0 ile 1 arasında değer almakta ve gelir eşitsizliğinin artması durumunda bu değer 1’e yaklaşmakta.
Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2015 yılı sonuçlarına göre Türkiye’de Gini katsayısı bir önceki yıla göre 0,006 puan artarak 0,397’ye yükselmiş durumda. Yani gelir eşitsizliğinin bir önceki yıla göre arttığını göstermekte. Aşağıdaki tabloda son sütunda yer alan P80/P20, gelirden en fazla pay alan %20’lik grubun geliriyle en düşük pay alan %20’lik grubun geliri arasında kaç kat fark olduğunu göstermekte.
Son olarak Fonksiyonel Gelir Dağılımına baktığımızda ise maaş, ücret ve yevmiyede sınırlı bir artış söz konusuyken karda artış, rantta değişimin olmadığını, menkul değerlerde azalış olduğunu görmekteyiz. Fonksiyonel gelir dağılımı ücretler lehine düzelmiş olsa da gelir dağılımı bozulmuş durumda.
Esenlik dolu bir hafta sonu dileklerimle.