Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü özlemle ve saygıyla anıyorum. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
***
Hillary Clinton’ın ya da Donald Trump’un seçilmesi halinde ekonomilerde bizleri nelerin beklediği üzerine söylenmemiş bir şey kalmadı sanırım.
Ben, hangisi seçilirse seçilsin, doların her iki durumda da yükseleceğini düşünenlerdenim.
***
Piyasalar “Brexit” gibi sürpriz bir sonuçla daha karşılaştı. Haliyle ilk tepkiler, geleceğin belirsiz politikalara işaret etmesinden dolayı negatif oldu.
Nedenlerini hemen sıralayalım.
Yellen konusunda söyledikleri hafızalarımızda. Trump’un Yellen ile çalışmak isteyip istememesi, Fed’in başlattığı “para politikasında normalleşme” sürecinin kaderini de belirleyecek. Faiz artırımlarına ara verilmesi halinde ABD ekonomisi resesyona girebilir, kamu maliyesi bozulabilir. Böyle bir ortamda ABD doları zayıflarken altın ve Japon Yeni’nin daha kuvvetli bir seyir göstermesi muhtemel.
Uygulayacağını söylediği korumacı politikalardan çevre ülkeler ve Avrupa ekonomisi etkilenecek çünkü uluslararası ticaret anlaşmalarına karşı olduğunu söylemişti Trump. 12 ülke tarafından imzalanan ancak henüz yürürlüğe konmayan TPP (Trans Pacific Partnership) anlaşmasına büyük olasılıkla ABD muhalefet edecek. Kanada ve Meksika’nın yer aldığı dış ticaret anlaşmaları çerçevesinde kurulan NAFTA için de benzer bir duruş söz konusu. Çin’den ithal edilen ürünlere karşı %45 gümrük vergisi uygulamayı planladığını da bunlara eklemek gerekiyor.
Bu durumda Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Japonya Merkez Bankası (BOJ) devamında TCMB’nin sadeleşmeye kaldığı yerden devam edip etmeyeceğini ise o günün şartları içerisinde tekrar değerlendiririz.
Bütün bu yukarıda saydıklarımız ışığında gelişmekte olan ülke para birimlerine satışların geleceği, ki buna Türkiye’de dahil, petrol fiyatlarının ise düşük seyredeceği bir dönemin başında olduğumuzu düşünüyorum.
Clinton’un seçilmesi durumunda Ortadoğu’da uygulanmakta olan politikalarda bir değişikilik olmayacağı beklenmekteydi. Trump ise bu coğrafyada bulunmalarına gerek olmadığını söylemişti. Bu noktada Ortadoğu’da ABD – Rusya ortaklığının getireceği olumlu hava muhtemel jeopolitik risklerin azalmasına neden olabilir ve Türkiye pozitif ayrışabilir.
***
Şimdi, kafamızda huniyle aynı soruyu tekrar sorabiliriz:
“Tek ucu boklu değnek var mı?”