“N” ile başlayan hayvan adı bulmak en zor kısmıydı “isim-şehir-bitki-hayvan” oyununun çünkü “Nil Timsahı”nı kabul etmezdik. En kolayı isim bulmaktı ama ben en çok şehir ve ülke isimlerini bulmaktan hoşlanırdım.
Çok severdim haritanın üstüne parmağımı koyup gidemediğim şehirlerin, ülkelerin adlarını öğrenmeyi. Bir soruşta yerlerini bulduğumda, başkentlerini saydığımda gitmiş kadar olurdum oralara.
İlkokul hayatım boyunca açıp baktığım Dünya Atlası’ndaki haritanın “hatalı” olduğunu çok sonra öğrendim. Yüz ölçümü yaklaşık 2 milyon metrekare olan Grönland ile yüz ölçümü 30 milyon metrekare olan Afrika’yı neredeyse aynı büyüklükte gösteriyordu çünkü bu haritalar.
1569’da Gerardus Mercator tarafından hazırlanan bu harita, gemiciler tarafından kullanılmış. Dünyanın dönüşünden kaynaklanan hataları minimize ederken, pusulayı hiç değiştirmeden sadece o yönü takip ederek rotanızdan çok az bir hatayla sapmanızı sağlayarak gitmenizi kolaylaştırdığı için popüler olmuş. Dünya üzerindeki tüm meridyenleri aynı açıyla kesen bir eğriyi temel alan bu haritanın mantığını aşağıdaki video kısaca anlatıyor.
İşte 477 yıllık bu sorunun üstesinden gelen ise Hajime Narukawa adında bir Japon mimar olmuş. Herhangi bir hata ve eksilme olmadan tüm kıtaların ve okyanusların doğru bir şekilde dikdörtgen formatta yansıtan AuthaGraph Dünya Haritası dünyanın en prestijli tasarım ödüllerinden biri olarak anılan Japan’s Good Design Award ödülünü de almış. Dünyayı 96 üçgene bölüp “dört üçgen yüzlü” şekle dönüştürerek elde etmiş bunu.
Dünya ne kadar farklı görünüyor değil mi?
Büyüklerin küçüldüğü, küçüklerin büyüdüğü; dünyaya bakışımızı değiştiren, farklı bir perspektif sağlayan bir harita var elimizde.
***
ABD’de seçimleri Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın kazanması küresel piyasalarda sert dalgalanmalara neden oldu.
Trump yönetiminin altyapı yatırımlarını artırarak büyümeye yönelik harcama artırıcı politikalar uygulayacağına yönelik beklentiler sonrası, Doların Euro ve Yen’e karşı değer kazandığı bir haftayı geride bıraktık. Fed Başkanı Yellen’in görevden alınıp alınmayacağına ilişkin belirsizlik bir tarafa, Aralık ayındaki FOMC toplantısında faiz artırımı da aynı belirsizlik bulutunun arkasına saklandı.
Uygulanması beklenen politikaların enflasyonu yükseltmek ve faizler üzerinde yukarı yönlü etki yapması beklenmekte. Bunun da özellikle gelişmekte olan ülke para birimleri üzerinde baskı oluşturarak bu ülkelere yönelik risk iştahında azalmaya neden olacağı öngörülmekte.
Peki dünyanın geri kalanı?
Küresel siyasete ilişkin harita da bir o kadar enteresan. Mart 2017’den önce Hollanda’da genel seçimler yapılacak; bu dönem Brexit sürecinin de başlangıcı aynı zamanda. Nisan-Mayıs döneminde Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimi, Mayıs ayında Almanya yerel seçimleri ve yine Eylül-Ekim aylarında Almanya seçimleri var. Önümüzdeki ay İtalya’da yapılması planlanan referandumu saymadımbile. Ve tüm bunlar kendi içerisinde ayrı bir hikaye ve riski de barındırmakta.
Bizde de durum pek farklı değil. Yukarıdaki ülkeler için söz konusu olmayan bir de jeopolitik riskleri barındırmaktayız. AB-Türkiye ilişkilerindeki gerginliğin sürece nasıl yansıyacağı belirsiz.
Görünen o ki dünya piyasalarında volatilitenin devam edeceği gibi, gelişmekte olan ülkeler de bunlardan etkilenmeye devam edecek. TL’de kırılganlığı artıran gelişmelerin devamı halinde Merkez Bankası’nın varlığını piyasalarda daha fazla hissedebiliriz.
***
“Dünya dönüyor, sen ne dersen de!” diyemiyoruz, “Dünya değişiyor da!”
İyi bir hafta dileklerimle.