James Q. Wilson ve George L Kelling 1982 yılında kentlerdeki suç ve anti-sosyal davranış bozuklukları üzerine Kırık Camlar başlıklı bir makale yayımlarlar. Ortaya koydukları teori şöyledir:
Bir binanın camlarından biri kırılır ve bir süre tamir edilmez ise tamir edilmeyen her pencere, birilerinin gelip diğer camları teker teker kırmasına davetiye çıkarır.

Ortaya koydukları teorinin genişletilmiş hali daha sonra kitap olarak da yayımlanır. Teori Stanford Üniversitesi profesörlerinden Philip Zimbardo’nun 1969’da yaptığı sosyal deneye dayanır.
New York’ta suç oranının en yüksek olan bölgesi Bronx’a plakasını söktükleri motor kapağı açık eski model bir araba bırakırlar. Arabanın her bir parçası 24 saate kalmadan “ayıklanır”.
Aynı şekilde ikinci bir arabayı San Francisco’nun en varlıklı bölgesi Palo Alto’da bir sokağa park ederler. Bir haftadan fazla öylece durur araba. Deneyi yürüten Philip Zimbardo süreci hızlandırmak için arabanın camını levyeyle patlatır. Sonuç Bronx’takinin kaderiyle aynıdır.
***
Ağustos ayında işsizlik bir önceki aya göre 60 baz puan yükselerek %11,3 oldu. Geçen yılın aynı döneminde bu rakam %10,1 düzeyindeydi. Bir önceki ay %13,0 olan tarım dışı işsizlik ise %13,7’ye yükselirken geçen yılın aynı döneminde %12,4 olarak gerçekleşmişti. Mevsim etkilerinden arındırılmış olarak bakıldığında işsizlik oranı %11,4 olurken geçen yılın aynı döneminde %10,3 düzeyindeydi. Benzer durum tarım dışı işsizlikte de söz konusu. Bir önceki aya göre 20 baz puan artarak %13,5 olurken, geçen yılın aynı döneminde %12,3 düzeyinde gerçekleşmişti. Bu yılın başında %18,1 olan genç nüfusta işsizlik bir önceki aya göre düşmüş olsa da %19,8 seviyesinde. Geçtiğimiz yıl bu rakamın ortalaması %18,6 şeklindeydi.

Rakamlar, tarım dışı sektörlerde yaratılan istihdamda bozulmanın devam ettiğini, hizmet sektöründe de bir ivme kaybı olduğunu göstermekte. Sanayi üretim verisinden hareketle ekonomik aktivetideki yavaşlama da bu durumu teyit etmekte. Temmuz ayında yaşanan darbe girişimi sonrasındaki süreç, işsizlik rakamlarındaki artışın önümüzdeki aylarda da devam edeceğini söylemekte.
Ekim ayında bütçe dengesi 104 milyon TL açık verirken geçen yılın aynı döneminde bu rakam 7,2 milyar TL fazla düzeyindeydi. 2015 yılı Ocak-Ekim döneminde 6,2 milyar TL olan bütçe açığı ise bu yılın aynı döneminde 12,1 milyar TL açığa genişlemiş bulunmakta. Faiz dışı denge rakamı 9,8 milyar TL fazladan 2,8 milyar TL fazlaya gerilerken; Ocak-Ekim dönemi itibariyle bakıldığında faiz dışı denge rakamının 41,1 milyar TL fazladan 32,4 milyar TL fazlaya gerilediği görülmekte. Bütçe giderleri gelirlerden daha hızlı artmakta.
Vergi gelirleri bir önceki yılın ayına %2,8 artışla 35,0 milyar TL’den 36,0 milyar TL’ye yükselirken, Ocak-Ekim döneminde %9,5 artışla 333,3 milyar TL’den 365,0 milyar TL’ye çıkmış bulunmakta. Yurt içi ekonomik aktivitedeki eğilimin takip edildiği dâhilde alınan KDV %27,2 azalırken, iç talebin seyri hakkında sinyal veren ÖTV gelirlerindeki artış %24,2. Dış ticaretin seyri hakkında fikir veren ithalde alınan KDV Ekimde %10, Ocak Ekim döneminde ise %1 azalmış bulunmakta.
2017-2019 dönemini kapsayan OVP, bütçede “ılımlı” bir gevşeme olacağının işaretlerini vermişti. Nitekim bunu, %-1,3 olarak öngörülen Bütçe Dengesi/GSYH oranının %-1,6’ya revize edilmesinden görmüştük. Gerçekleşmeler gösteriyor ki, vergi gelirleri bütçe dengesinin korunmasına katkı vermekle birlikte reel olarak bakıldığında iç talepteki zayıflığa bağlı olarak daralmakta. Giderler ise reel olarak artmaya devam ediyor.
***
Oğuz Atay Tehlikeli Oyunlar’da şöyle anlatır:
“Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor, anlıyor musun? Bütün hayatımca bu cam kırıklarını beyin zarımın üzerinde taşımak ve onları oynatmadan son derece hesaplı düşünmek zorundayım.”
Şimdi kafamızdaki cam kırıklarıyla bütçenin Palo Alto’daki araba olup olmadığını düşünebiliriz.