Bugün ekonominin biraz dışında ama aslında çok da içinde bir konuyu yazmak istiyorum. “İstersen önce bir karar ver içinde mi dışında mı, ondan sonra tekrar bir giriş yap yazıya” demiyorsunuzdur umarım.
İkinci paragrafa da Darwin diye başlarsam, bu sefer de “sabahın essalatında, şimdi oraya kadar, türlerin kökenine kadar yorma bizi” demezsiniz umarım. Ama ben yine de Darwin’in bir sözünden gireyim mevzuya:
“Cahillik, daha sıklıkla bilgiyi değil, güveni doğurur; ısrarla şu veya bu problemin bilimle çözülemeyeceğini iddia edenler, çok bilenler değil, az bilenlerdir.”
Anlatacağım mevzunun ilk iki paragrafını sert döndüm farkındayım, ama bundan sonrası Ankara-Konya arasındaki ”Makas” kavşağından Konya’ya kadar dümdüz ovada direksiyonu hiç sağa sola oynatmadan araba kullanmak gibi.
Darwin’in bu sözü, söylendikten neredeyse bir asır sonra iki bilim insanı tarafından doğrulanır. Ama önce doğrulanmasına sebep olan olayı anlatayım.
McArthur Wheeler adında biri 1995 yılında, limon suyunun "tuhaf" olarak tanımladığı kimyası ile ilgili çok derin bilgilere sahip olduğu iddiasıyla, yüzünü limon suyuna bular ve 2 bankayı üst üste soyar. İddiası şudur, limon suyu görünmez yazılar yazmakta kullanılabiliyor; öyleyse bu "gizemli" kimyası sayesinde, ben de "görünmez" olurum ve kameralara yakalanmam!
Güzel kafa değil mi?
Tabii ki kameralar kayıt yapar ve aynı gün içerisinde polis, Wheeler'ı kolayca yakalar.
Wheeler’ın bu cesur girişiminin nedeni cahilliğidir elbette. Bırakın kimyayı, genel kültürden bile nasibini almamış bir cehalet. Bunun farkında olmadığı gibi kendisini uzman sanmasının kurbanı(!) olur. Bilgisinin ortalamanın üstünde olduğu gibi yargıyla hem teknolojiyi hem polisleri alt edebileceğini sanacak kadar bilgili.
Şimdi bu noktada kısa bir hatırlatma yapacağım. 31 Ekim tarihinde paylaştığım “Geçmeyen Kaşıntı Hissi” başlıklı yazımda bilim, teknoloji ve tıp alanında güldürürken düşündüren bilimsel araştırmalara verilmekle birlikte ilginç bilimsel çalışmalara, eleştiri veya alay amaçlı ödüllerin de verildiği IG Nobel ödüllerinden bahsetmiştim. Sonrasında şöyle devam etmiştim:
“Bakmayın çok saçma göründüklerine. Bazıları sonrasında önemli bilimsel buluşlara zemin hazırlamıştır. 2000 yılında, kurbağaları mıknatıs ile yerinden havalandırmayı başararak Ig Nobel Fizik ödülü kazanan Nijmegen Üniversitesinden Andre Geim, grafen maddesini keşfederek 2010 yılında gerçek Nobel Fizik ödülüne layık görüldü. 2006 yılında sivrisineklerin insan ayak kokusu kadar Limburger peynirini de sevdiklerini gösterdiği için Ig Nobel Biyoloji ödülü kazanan çalışma, sivrisinek tuzaklarına peynir konması gibi basit bir yöntem geliştirilerek Afrika’da sıtmayla yapılan savaşta önemli bir aşamaya katkıda bulundu.”
Tekrar konuya dönecek olursak sizce de Wheeler, IG Nobel Ödülü’nü haketmiyor mu?
İşte bu ilginç soygun olayının hemen ardından gelir David Dunning ve Justin Kruger’ın 1999 yılında yaptıkları keşif. Sonrasında Dunning-Kruger Etkisi adıyla anılmaya başlanır:
“Bir konu hakkında gerçekten ortalamanın üzerinde bilgiye sahip veya gerçekten uzman olan kişiler, kendi bilgilerini küçümsemeye ve olduğundan az görmeye meyillidirler. Bu kişilerde daha yoğun olarak alçak gönüllülük, spesifik bir konudaki bilgilerinden (aslında doğru olmasına karşın) emin olmama, mütevazı tavırlar ve konu hakkındaki bilgi düzeylerini önemsememe gibi davranışlar görülür. Cahillerin, beceriksizlerin, yeteneksizlerin ölçüsüzlükleri kendileriyle ilgili algılarındaki hatalardan; yüksek bilgi düzeyine sahip, becerikli, yeteneklilerin ölçüsüzlüğü ise diğer insanlarla ilgili algılarındaki hatalardan kaynaklanmaktadır."
Konuyu getirip bağlayacağım yeri tahmin ettiniz sanırım. Evet, PISA Skorumuz.
Aşağıdaki tablonun altında yazan “Performans” konusu değişse bile rengimiz değişmiyor, kırmızı alarm veriyoruz.
2012 yılından bu yana düzenlenen İnovasyon Haftası'nın başladığı tam da bugün üzerinde tekrar düşünmemiz gereken bir gerçeği yüzümüze vuruyor.
Asıl tasalanmamız gerekenin dolar kurundan ziyade bu olduğu gerçeğini...