İlkokuldayken neden yaptığımızı hiçbir zaman anlayamadığım bir geleneğimiz vardı. Kız erkek farketmeden bir arkadaşımız yeni, gıcır gıcır bir ayakkabı giymişse gidip o ayakkabıya basardık muhakkak.
Kim zaman “bir tadına bakalım”, kimi zaman “siftah bizden”, kimi zaman da “Atatürk Samsun’a ayak bastı” diyerek yaratıcılıkta sınır tanımayan ifadelerle. Kendini bu zalim gelenekten kurtaramayan da vardı, basanı affetmeyen de...
“Olmaz olsun böyle gelenek” diyerek ayağıma giydiğim ilk günden çıkarıp atmak, kurtulmak istediğimi hatırlarım yeni pabuçlarımı ama o cesaretim yoktu sanırım. Thomas Edison’un 67 yaşında gösterebildiği olgunluğa ulaşmak için şimdi bile daha zamanım varken, o zamanları anlayabilirim.
İçinde prototiplerin de bulunduğu fabrikası geride 23 milyon dolar hasar bırakarak yanıp kül olduğunda şöyle demiş Edison:
“Tanrıya şükürler olsun ki tüm hatalarımız yanıp kül oldu. Artık en baştan başlayabiliriz.”
***
Haftaya 3. Çeyrek büyüme rakamları ile başlayacağız ama önce kısa bir hatırlatma.
Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH), belirli bir dönem içinde, yurt içinde üretilmiş nihai mal ve hizmetlerin piyasa değerini ya da belirli bir dönem içinde üretilen mal ve hizmetlere yapılan harcamaların yani tüketim, yatırım ve kamu harcamalarının toplamını ifade eder ve genellikle bir ülkenin toplam gelirinin bir ölçütüdür. İfadedeki “gayrisafi” sözcüğü aşınmanın ve eskimenin dikkate alınmadığını söyler.
GSYH'yı hesaplayabilmek için ise neyin ne kadar üretildiğini tespit etmek ve hangi mal ve hizmetin kaç liradan satıldığını belirlemek gerekiyor. Bütün zorluk da bu noktada başlıyor. Bir kere piyasa dışı üreticilerin ürünleri için maliyetleri hesaplamak gerekiyor ama bunun için her malın üretiminde kullanılan ara malların değerinin hesaplanması lazım.
Bitti mi?
Hayır, daha zoru var sırada. Hizmetlerin değerinin ölçülmesi.
O nedenle TÜİK gibi istatistik kuruluşları, ölçülmesinin imkansız olduğu ya da verilerinin eksik ya da bulunamadığı iktisadi faaliyetler için tahminler, anketler, sayımlar yapar, kayıtları inceler, mal akımlarını takip eder, farklı kaynaklardan gelen verileri karşılaştırır vs. Bunlar için Birleşmiş Milletler'in Ulusal Hesaplar Sistemi'nin (SNA) sınıflaması kullanılırken, istatistikler için Avrupa Hesaplar Sistemi (ESA2010) temel alınmakta. Merak ederseniz TÜİK’in hazırlamış olduğu "Üretim ve Harcama Yöntemi ile GSYH tahminler: Kavram, Yöntem ve Kaynaklar" belge de konuyu özetlemekte.
Yazının girişinde yeni ayakkabı hikayesinden hareketle Edison’un “Tanrıya şükürler olsun ki tüm hatalarımız yanıp kül oldu. Artık en baştan başlayabiliriz.” dediği gibi neden GSYH için yeni bir hesaplama yöntemine geçildiği sorusuna cevap aramak amacım.
3. çeyrek büyümesine ilişkin GSYH medyan tahmini %-0,4 iken ve 27 çeyrektir kesintisiz süren büyüme serüveninin sonuna gelinmesi beklenirken böylesi bir değişikliğe gidildiğinde haliyle ilk akla gelen “milli geliri artırarak bir gecede zenginleşerek göz boyamak için yapılan bir üç kağıt mı?” sorusu oluyor.
Zamanlama tartışmasına girmeden şöyle devam edeyim.
Ekonomilerin yapısı değiştikçe, hesaplama yöntemlerini, tanımları ve varsayımları değiştirmek de bir zorunluluk haline geliyor. Yeni teknolojiler, yeni üretim ve iş yapma biçimleri daha önce ölçüme dahil edilmeyen iktisadi faaliyetleri bu hesaba dahil etmeyi ve güncellemeyi zorunlu kılıyor. Mesela eski hesaplama sisteminde ARGE harcamaları yatırım harcamasıyken şimdi yatırım kalemi olarak değerlendirilmekte.
İşte TÜİK’in yeni yönteme geçmesinin arkasındaki sebep de bu. Nitekim TÜİK, yaptığı açıklamada değişime gerekçe olarak
Girdi olarak değerlendirilen ‘AR-GE’ ve ‘Silah Sistemleri’ harcamalarının yatırım harcaması olması,
Sigortacılık sektörü hesaplama yönteminin değiştirilmesi,
Merkez Bankası’nın çıktı hesabının değiştirilmesi,
İşlem gören mallara yönelik hesapların Ödemeler Dengesi ile uyumlaştırılması’nı
göstermekte.
Bu kapsamda neler yaptığını ise
Dolaylı ölçülen mali aracılık hizmetlerinin hesaplama yönteminin değiştirilmesi,
Kendi hesabına geliştirilen yazılımların sisteme eklenmesi,
Genel devlet sınıflamasının güncellenmesi,
Gözlenemeyen ekonomi hesabının geliştirilmesi,
İzafi kira hesaplama yönteminin değiştirilmesi,
Sabit sermaye tüketiminin hesaplanmasındaki değişiklikler,
Tarım sektöründe hesapların geliştirilmesi,
Kâr amacı olmayan kuruluşların hesaplarının iyileştirilmesi,
Sabit fiyatlarla hesaplamalarda yeni yöntemin benimsenmesi çalışmaları yapılmıştır.
diyerek anlatmakta.
Bütün bunların etkisinin nasıl olabileceğini ise yakın tarihli güncel üç örnek üzerinden anlatmaya çalışayım.
1990’lardan beri uyguladığı hesaplama yöntemini değiştiren Nijerya bir gecede GSYH’sını %75 artırarak Afrika’nın en büyük ekonomisi haline gelir. 2008 yılında yine TÜİK, yöntem değişikliği ile Türkiye'nin GSYH'sı bir gecede 576,3 milyar TL’den 758,3 milyar TL’ye %31,6 artmasını sağlarken kişi başına milli gelir de 2020 dolar artarak 5.480 dolardan 7.500 dolara çıktı. 2010'da yine bir yöntem değişikliğiyle kişi başına gelirimiz bir gecede 2.354 dolar daha arttı.
Özetlemek gerekirse yapılan varsayımlar ve hesaplama yöntemi, GSYH'nın büyüklüğüne büyük ölçüde etki etmekte.
İyi bir hafta dileklerimle.