Evimizde çalışan, söküp tekrar toparlayabileceğimi gözüme kestirdiğim her aletin içini açıp sağını solunu kurcalamışlığım vardır çocukken. Artık yaka silken babam, benim de bulunduğum bir ortamda, bu durumu anlatırken rahmetli büyükbabam “vida artırıyor mu?” diye sordu. Sonra da cevabı kendisi vermişti “artırmıyorsa iyi ustadır” diyerek.
***
Gelen haberler ve veriler üzerinden ekonominin nasıl gittiğini sağını solunu kurcalamadan, üstelik vida artırmadan anlamak pekala mümkün. Hem de üzerinde şeffaf boruların olduğu şeffaf bir makineden.
Makine dediğime bakmayın, su ile çalışan bir çeşit analog bilgisayar aslında. Hatta tam adını söyleyeyim:
“Monetary National Income Analogue Computer”’in kısaltması, MONIAC.
Milli gelirin nasıl oluştuğunu ve ekonominin içerisinde nasıl hareket ettiğini gösteriyor.
Boruların içindeki su, ekonomideki para miktarını temsil ederken suyun hareketi ise geliri temsil ediyor. Gelir ya da bir başka ifadeyle su, bir seviyeye yükseldikten sonra diğer borulara akıyor. Bunlardan biri vergi diğeri ise tasarruf borusu. Bir de ülke ekonomisindeki tüketim harcamalarını gösteren bir boru daha var. Haliyle su, bu borular arasında dağılıyor.
Mevzubahis ülke açık ekonomiyse bu sefer de ihracat ve ithalat giriş çıkışlarını temsil eden ilave tank ve borular devreye sokuluyor. Suyun akışını faiz ve döviz kuru gibi veriler de belirlerken bunlar diğer yedek tanklarda sembolize edilmekte. Haliyle bu tanklar açıldığında etkilerinin nasıl olduğunu gözlenebiliyor.
Tüm bu devridaimin sonunda gelir, tankta toplanıyor. Bunun ne kadar olacağı ise boruların üzerindeki vanalar ayarlanarak belirlenebiliyor. En heyecanlı kısmı sona sakladım.
Makine, bu döngünün sonunda size o ülkenin milli gelirini hesaplıyor. Üstelik bunu tanklara ve borulara tutturulmuş ipli makaraya bağlı bir kalem ile yapıyor. Bu kalemler, tüm bu düzeneğin yanında yer alan tahtaya ekonominin döngüsünü ve milli gelir grafiklerini çizerek yapıyor.
***
1914 yılında Yeni Zelanda’da doğan Bill Phillips, ekonominin nasıl çalıştığını matematik bilmeyenlere daha kolay anlatabilmek amacıyla mühendislik bilgisini de kullanarak iki metre yüksekliğindeki bu makineyi yapar.
İlk prototipi Leeds Üniversitesi’nde bulunan makinenin gelişmiş versiyonları daha sonra dünyanın farklı üniversitelerine dağılır. İşte bunlardan birini, İstanbul İktisat Fakültesi hocalarından ve eski maliye bakanlarından Prof. Dr. Besim Üstünel Türkiye’ye getirir. Halen bu üniversitede bulunan MONIAC’ın çalışıp çalışmadığı ise meçhul.
Yeni seri ile hesaplanan GSYH’nın etrafında dönen tartışmaları görünce, acaba diyorum MONIAC’ı devreye mi alsak?