Blaise Pascal, Mark Twain, George Bernard Shaw, Voltaire, Johann Wolfgang von Goethe, Winston Churchill, Cato, Cicero, Bill Clinton, John Locke, Henry David Thoreau, Woodrow Wilson ve Benjamin Franklin. Bu isimlerin hepsini arka arkaya yazınca kendimi Neşeli Günler filminde “en iyi cilet budur!” diyen Ziya gibi hissettim.
Benim saydıklarımın hepsi “Kusura bakma, kısa yazacak kadar vaktim yok.” sözünün müellifi olabilirmiş.
***
Bakalım, kısa yazabilecek miyim?
Çarşamba günkü sabah notunda “Yalancı Dolma” tarifi yaparken şöyle demiştim:
“Merkez Bankası doğrudan müdahale noktasına gelinceye kadar hangi aşamalardan geçiyor diye soracak olursanız, orada da şöyle bir akış görülüyor:
Önce piyasadaki TL likiditesini kısılıyor, sonra müdahale ediliyor ve en sonunda da faiz artırımına gidiliyor.
Şimdilik likidite konusunda bir adım attığını görmedik.”
Dün bunun ilk adımını attı nihayet Merkez Bankası.
Ne mi yaptı?
TCMB haftalık repo ihalesi açmayarak bankalara %8,0’den fon sağlamadı ve likiditeyi sıkılaştırdı. Bu durumda TCMB, bankalara Geç Likidite Penceresi’nden (GLP) %10,0 faizle fon sağlayacağını kabul ederek ve Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti’nin (AOFM) dün itibariyle %8,31 olduğu dikkate alarak şöyle bir hesaplama yapabiliriz:
Bir gün önceki gerçekleşmeler üzerinden haftalıkta 31 milyar, O/N’da 52 milyar toplamda 83 milyar TL fonlama yapılmasından hareketle ve bankaların haftalıktaki tutarı GLP’den fonlayacakları varsayımı altında AOFM %9,06’ya yükselmiş olacak. Bunun istisnai olup olmadığını bugün daha net göreceğiz. Eğer TCMB bugün de aynı şekilde davranırsa, o zaman örtülü bir faiz artışı yaptığını söyleyebiliriz.
***
Doların sebep olduğu kesikler için ilk adım olan harika kan ilacı “şimdilik” etkisini hemen gösterdi.
Rezervlerinin sınırlı olmasından dolayı TCMB’nin ikinci adımı, “döviz satışını” yapacağını beklemiyorum. Üçüncü adım olan “faiz artırımının” olup olmayacağını ise 24 Ocak’ta öğreneceğiz.
İyi bir hafta sonu dileklerimle.