Pazar günü Milli Eğitim Bakanlığı’nın, gelecek eğitim-öğretim yılından itibaren ilk okuma yazma eğitiminde el yazısı yerine dik temel harfler kullanılması kararını okuyunca el yazısı dersi için hokka, divit ve uçlarını okula taşıdığımız günleri anımsadım.
Mürekkebin, ters çevirdiğimiz halde nasıl olup da hokkadan dökülmediğini çocuk aklımız kavrayamazdı. Dolma kaleme geçişimiz ise çok hızlı olmuştu olmasına ama onda da mürekkep içinde unutulup kalınca kuruduğundan boşaltmak gibi dertler vardı. Dolma kalemi ılık suda temizlerken en sevdiğim şey mürekkebin suda dağılıp gidişini seyretmekti. Düşen damla önce kısa bir süre bekler, sonra suyun içine dağılmaya başlar ve maviye boyardı suyu.
Temel amacı fiyat istikrarını sağlamak olan Merkez Bankasının enflasyon eğilimini önlemeye yönelik mücadelesini suya düşen o mürekkep damlasına benzetiyorum. Dikkat edin Merkez Bankası uzunca bir süredir enflasyonun peşinden koşuyor. Proaktif olmak yerine reaktif durmayı daha “güvenli” buluyor ama mürekkep suya dağılıyor ve bunu temizlemek o kadar da kolay olmayacak gibi görünüyor.
***
Mart’ta TÜFE, beklentilerin üstünde %1,02 olarak gerçekleşirken yıllık enflasyon %10,13’ten %11,29’a yükseldi. Aylık gerçekleşme, piyasanın medyan tahmini %0,60 ve Merkez Bankası Beklenti Anketi’ndeki %0,68 düzeyinin neredeyse iki katı.
Aylık gelişmelere göz attığımızda enerji grubu fiyatlarında %0,95 azalışa rağmen, sanki hiç ÖTV indirimi yapılmamış gibi dayanıklı mal grubundaki %2,10 artışa, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki %2,95 artışın eşlik etmesi enflasyonun yükselişindeki en önemli faktörler olarak karşımıza çıkıyor. Hizmetler grubu enflasyonu yıllıkta 27 baz puan artarak %8,64 olurken, mal grupları enflasyonu %10,90’dan %12,47’ye yükselmiş vaziyette. Ana harcama gruplarında bir önceki aya göre tüm gruplarda artış yaşanırken en fazla artışın %1,99 ile giyim ve aykkabı grubunda olduğunu görülüyor; onu %1,93 ile gıda ve alkolsüz içecekler ve %1,88 ile sağlık grubu takip ediyor.
Çekirdek enflasyon göstergelerinden özel kapsamlı TÜFE-B endeksi %1,20 artarak yıllıkta %8,27’den %9,07’ye yükselirken, TÜFE-C endeksi %1,25 artışla %8,56’dan %9,46’ya yükselmiş durumda.
Manşet enflasyonun yükselişinde ise Yurt İçi Üretici Fiyatları(Y-ÜFE) kaynaklı kur geçişgenliğinin gecikmeli etkileri sürmekte. Şubat ayında %15,36 olan Y-ÜFE Mart’ta %16,08’e yükselmiş durumda.
Bu kısa aylık değerlendirmenin ardından Merkez Bankasının enflasyonun peşinden koşması hikayesine tekrar geri dönmek istiyorum. Bunun için aşağıdaki grafiğe bir göz atmak yeterli. 2016 yılının Nisan ayında %6,57 olan TÜFE, 11 ay sonra 472 baz puan artarak %11,29 olurken, 2016 Nisan sonunda %8,58 olan AOFM ise utangaç faiz artırımlarıyla 289 baz puan yükselerek ancak %11,47 olabilmiş. 2,8175 olan Dolar/TL kuru ise yaklaşık %30 artarak 3,6395’e geldi.
Şimdi bu rakamlara baktığımızda, tüketimi canlandırmak için hükümetin vermiş olduğu teşviklerin, atmış olduğu adımların; küresel piyasalar kaynaklı gelişmelerin elbette etkisi var. Örneğin gelişmiş ekonomilerin büyümesinin yaratacağı enflasyonu ithal etmek gibi bir konuya dalıp suyu daha da bulandırmayayım; ama olaya biraz mikro düzeyde baktığımızda gıda fiyatlarının ve kur etkisinin yükselişte etkili olduğunu söylemek gerekiyor. Merkez Bankası’nın bir sonraki Para Politikası Kurulunda (26 Nisan) sıkılaştırmaya devam edeceğini söylemek için ise falcı olmaya gerek yok.
***
Enflasyonu, mürekkebin sudaki dağılışına çok benzetiyorum. Seyrederken suyu bulandırdığını geç farkediyorsunuz. Berraklaştırmak için ise ya daha çok su katmanız gerekiyor ya da suyu dökmeniz...