Dün Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Türk Ekonomi Bankası (TEB) iş birliği olan TİM-TEB Girişim Evi’nin basın lansmanında girişimcilerden dinlediğim başarı hikayeleri, kaydettikleri aşamalar, geldikleri nokta ki, sadece 2016 yılında 10 milyon TL ihracata imza atmışlar ve yürümek istedikleri hedefler (üç yılda toplam 500 milyon TL ciroya ulaşılması) bana yıllar önce ekşisözlük’te okuduğum, daha sonra internette birçok yerde karşıma çıkan bir hikayeyi anımsattı.
1989-2004 yılları arasında Netaş’ın AR-GE Direktörlüğü’nü yürüten Ali Akurgal’ın bu ilginç anısı, bugün gelinen noktaya ışık tutması açısından önemli.
Keyifli okumalar.
***
“Siz, yazılımın birimi nedir bilir misiniz?
Metre!
Neden metre'dir bilir misiniz?
1992 yılında, yâni topu topu 20 yıl önce, Netaş’ta ilk yazılım ihracatını gerçekleştirdik. Hazırlanan bir yazılım paketini; tuşa bastık, o zaman internet falan yok, çatıdaki çanak marifeti ile, vallahi de billahi de müthiş bir hız olan 128kb/s ile, İngiltere’ye uydu üzerinden yolladık. Faturayı da pullu posta ile yolladık. 2 milyon $ bankaya geldi, kasaya koyduk.
Aradan 3-4 ay geçti, vergi memurları geldiler. Dediler ki, “Siz bir fatura yollamışsınız, 2 milyon $”. “Evet” dedik. “Bu para ödenmiş” dediler. “Evet” dedik. “Ama mal çıkışı yok, bu hayali ihracat!” dediler. Bunun üzerine vergi memurlarını Ar-Ge’ye aldık, bir bilgisayarın başına oturttuk. “Şu ‘enter’ tuşuna basar mısınız?” dedik. Biri bastı; sonra “Ne oldu?” diye sordu. “300.000 $’lık ihracat yaptınız, bunun da faturasını yollayacağız, o da ödenecek.” dedik.
Adam suça ortak olmuş olduğu için çok kötü oldu. Sonra yazılım nasıl yazılır, uydu bağlantısı nedir, bu ne kadar para eder bunları gezdirip gösterip anlattık. Adamlar “Çok iyi anladık ama mal çıkışı olması lâzım, mevzuat böyle.” dediler. Bunun üzerine dedik ki: “Biz bu yazılımı banda kaydedelim (o zaman CD yok, hattâ kaset bile yok, ½” makaralı bant kullanılıyor) onu yollayalım”. Adamlar bir çözüm bulmuş olmanın sevinci ile “Tamam, dediler, kaydedin yollayın”.
İhraç ettiğimiz yazılımın kaydı iki makara etti. Bunlar paketlendi ve gümrük komisyoncusuna verildi. Komisyoncu, bunları gümrüğe götürdü ve ihracat işlemine başladı. Gümrük memuru, işlemi yapmış yapmış ve bir noktada sormuş: “TIRlar nerede?”. Komisyoncu da “TIR MIR yok hepsi bu iki zarf” demiş, masanın üzerindeki teyp bantlarını göstermiş. Gümrük memuru “Bu iki zarf 2 milyon $ edemez, ben bu işlemi yapamam!” demiş, bırakmış.
Mahkemeye gidildi, bilirkişi heyeti kuruldu, bizim o iki makaradaki yazılımın 2 milyon $ edip etmeyeceğini (nasıl baktılarsa?) inceledi. Neyse ki, 2 milyon $ eder dediler de “hayali ihracat”tan kurtulduk.
Bu sefer, aynı komisyoncu, aynı gümrük memuruna aynı iki makarayı "2 milyon $ eder mahkeme kararı" ile götürüp işlemi yeniden başlattı. Ancak, yine işlem sırasında, ihraç malının birim fiyatı, miktarı ve toplam fiyatının girilmesi gerekiyor. Mevzuat öyle. Ne yapsınlar, iş daha uzamasın diye bakmışlar zarfta teyp bandı var, bir makarada kaç metre bant vardır diye kestirmişler, makarası 1.000 metreden 2.000 metre yazılım ihraç etmiş olmuşuz. Yani, yazılımın birimi metre olmuş."