Minyatür bir sayfiye evini bir şehrin en işlek caddesinde rögar kapaklarının üzerine yerleştirdiğinizde ne olur sorusunun cevabı aşağıdaki görsel.
Bacasından dumanlar tüten bu ev, rögar kapaklarından gizemli dumanlar yükselen, dünyanın en geniş buhar ağı ile ısınan şehrine keyifli ve eğlenceli bir kılık giydirme projesi (Smökers); aynı zamanda yazının da esin kaynağı.
***
Önce dumanı üstünde tüten konuyla başlayayım.
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) tarihinde ilk kez yaptığı bir uygulamayla Türkiye’yi 2004 yılında çıkardığı hukuki ve siyasi denetim sürecine yeniden almasına ilişkin kararının ne anlama geldiği, neyin oylandığına ilişkin siyasi yorumlardan ziyade bunun uzun vadede ekonomik boyutuna ilişkin etkilerine yoğunlaşmanın ve bu kararın neden kritik olduğunu kafa yormanın daha önemli olduğunu düşünüyorum.
Evet, AKPM’nin Avrupa Birliği üzerinde bağlayıcı bir yetkisi yok ama önemli bir onay merci olması ve AB ile üyelik müzakerelerinin askıya alınmasını isteyen üye devletlerin elini güçlendirmesi açısından kritik. Bundan sonrasında Avrupa’nın kendi içerisinde iki kampa bölünüp Gümrük Birliği temelinde yeni bir ilişki kurmak isteyenler ile yaptırım uygulamak isteyenler şeklinde tartıştığını göreceğiz muhtemelen. Bu tartışmaya Türkiye, idam cezasını geri getirmek, mülteci geri kabul anlaşmasını askıya almak benzeri söylem ve eylemlerle karşılık verirse ekonomik ilişkilerin bozulması neredeyse kaçınılmaz; izleyip göreceğiz. Küresel risk iştahı devam ettiği sürece kısa vadede çok fazla bir etkisi olmayacağını söylemek gerekiyor.
***
Üzerindeki duman biraz dağılmış, biraz kül olmuş olsa da dün yazamadığım Nisan ayı Kapasite Kullanım Oranı (KKO) ve Reel Kesim Güven Endeksi’ne (RKGE) ilişkin de yorum yapmak gerekiyor.
Merkez Bankası’nın iktisadi yönelim istatistikleri, reel kesim güven endeksi ile imalat sanayi kapasite kullanım oranı istatistikleri ağırlıklandırma yönteminde metodoloji değişikliğine gittiğini söyleyerek başlayayım söze.
Nisan ayı Kapasite Kullanım Oranı (KKO) bir önceki aya göre %2,2 artarak 76,7’den 78,4’e yükselirken geçen yılın aynı ayına göre artış %1,8 oldu. Mevsimsel etkilerden arındırılmış olarak bakıldığında da bir önceki aya göre %1,2 ve bir önceki yılın aynı dönemine göre %1,8 artarak 78,8 değerini almış olduğu görülüyor.
Mal gruplarına göre kapasite kullanım oranlarına göre ise gıda ve içecekler ile dayanıksız tüketim grubundaki artışlar zayıf seyrederken, ÖTV indiriminin dayanıklı tüketim malları grubunda aylık bazda %3,5 yıllıkta %5,1 artışa neden olduğu görülüyor. Özellikle yatırım malları grubundaki artış ise dikkate değer. Ara mallarında geçen ayki sınırlı artış bu ay yerini %2,3 artışa bırakmış vaziyette.
Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) ise bir önceki aya göre %2,1 artarak 111,2 olurken geçen yılın aynı dönemine göre artış %0,6 oldu. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış RKGE ise bir önceki aya göre %0,2 azalarak 106,3 olurken geçen yılın aynı ayına göre ise %0,9 arttı. Geçen yılın ilk dört ayında 105,4, son dört ayında 105,9 ve yılın tamamında ise 105,1 olan RKGE ortalaması 2017 ilk dört ayı itibariyle 104,9, hala toparlanabilmiş değil.
Detaylara baktığımızda gelecek 3 aya ilişkin ihracat sipariş miktarında aylık bazda %3,1 artış olurken sabit sermaye yatırım harcamalarının %1,7 arttığı görülüyor. Üretim hacmi ise aylık bazda %3,3 gerilerken mamul stoklarındaki kullanım bunun nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Fakat istihdamdan iyi işaretler gelmiyor; aylık bazda %5,9 azalmış durumda. Genel gidişat ise morallerin yüksek olduğunu söylüyor; 95,3’ten 101,3’e yükseliş söz konusu.
İktisadi Yönelim Anketinde (İYA) Kayıtlı Sipariş Endeksi de gelecek 3 aya ilişkin kayıtlı toplam siparişlerde ve ihracat siparişlerinde bir önceki anket dönemine göre yükselişin sürdüğüne işaret ediyor.
Yeni seriler yatırım teşviklerinin etkili olduğunu göstermekle beraber bunun istihdama yansımadığını söylüyor. Genel gidişata ilişkin bekleyişlerdeki hızlı düzelme ve ihracat siparişlerindeki artışlar ise kayda değer. Dış talep, ekonomik aktiviteyi ılımlı bir şekilde desteklemeye devam ediyor.
***
Yazının başlığı mı?
Ümit Yaşar Oğuzcan’ın “O benim işte” şiirinden.
Kısacık bir şiirdir ama koskocaman bir Avni Anıl bestesidir.