Veri akışının görece sakin olduğu bu haftada yurt içi ve yurt dışı piyasaların seyrini ABD iç siyasetindeki gelişmelerin belirleyeceği; küresel piyasalarda risk algısını olumsuz etkileyeceği görülüyor. Bu durum bir yandan Dolar kuru ve ABD faizleri üzerinde baskı yaratırken diğer yandan gelişmekte olan ülkeleri de etkilemeye devam edecek gibi.
Gündem böyle olunca ekonomiye ilişkin bakışımı(zı) farklı bir disiplin üzerinden sorgulayan bir yazıyı alıntılayarak haftanın açılışını yapmak istedim. Herkese Bilim Teknoloji dergisinin 19 Mayıs 2017 tarihli son sayısında çıkan, New Scientist’ten derlenen bu yazının başlığı “Uyarı İşaretlerini Neden Önemsemiyoruz?”
***
"23 Ocak 2003’te Teksas’ta NASA’nın uçuş direktörlerinden biri, uzay mekiği Columbia’nın astronotlarına bir e-posta göndererek, kalkış sırasında bir parça köpük izolasyonunun yakıt deposundan koparak mekiğin bir kanadına çarptığını bildirir ve “Aynı olayı diğer birçok uçuşta yaşadık ve kesinlikle endişe duymuyoruz” diye yazar.
Dokuz gün sonra Columbia, atmosfere yeniden girmek istediğinde, hasar gören kanattan içeri giren sıcak hava mekiğin havada patlamasına yol açar.
Peki bünyesinde onlarca uzman barındıran NASA, bu problemi defalarca görmesine karşın neden gereken önemi vermez?
Georgetown Üniversitesi’nden Robin Dillon-Merrill “Uyarı işaretlerini görmezden gelme eğilimi” konusunda uzun yıllardan beri çalışmalar yapan bir isim. “İnsanlar genellikle eleştirel düşünce konusunda haylı kötüler” diyor, “İşler iyi sonuçlandığı sürece –ki bu ’sonuçta yanlılık’ olarak bilinen bir olgu- eksiklikleri ve hataları görmezden gelmeyi yeğliyorlar. Açık, bariz hatalar olduğu zaman insanlar bunu fark ediyor ve kabulleniyor.”
Şöyle devam ediyor, “Küçük bazı hatalar olduğunda, sonuç bunlardan etkilenmiyorsa ve iyi sonuç olarak kabul ediliyorsa insanlar zamanla o yanlışları giderek daha fazla görmezden geliyor. Felaket kapıya dayandığında ansızın uyanıyor.”
Dillom Merrill’in bu eğilimin nasıl yönetileceğine ilişkin getirdiği öneri ise “olumsuz ayrıntıları” not etmemiz şeklinde.
2012’de yapılan bir araştırmada, University College London’dan Tali Sharot ve meslektaşları gerçekçi olmayan iyimserlik ile beyindeki dopamin seviyesi arasında bir bağlantı bulurlar."
Gerçekçi olmayan iyimserlik kişilerin riskli davranışlarda bulunmasına, ekonomik çöküşe, yanlış planlamaya neden olmakta. Örneğin İngiliz hükümeti, iyimserlik eğiliminin insanların projelerinin maliyetlerini ve sürelerini olacağından az hesaplamalarına yol açabileceğini kabul ederek 2012 Olimpiyat bütçesini iyimserlik eğilimini göz önünde alarak hazırlar.
Umut ve iyimserlik gerçekçiliğe çoğu zaman galip geliyor. Öyle olmasa boşanma oranının yüzde 40 olduğu, her beş evlilikten ikisinin eşlerin mal varlıklarını bölüşmesiyle son bulduğu Batı ülkelerinde yeni evlilere boşanma olasılıkları sorulduğunda yüzde sıfır diye cevap vermezlerdi. İngiliz yazar ve eleştirmen Samuel Johnson bunu "İkinci evlilik, umudun deneyime karşı kazandığı zaferdir” diyerek doğrulamakta.
İyi bir hafta dileklerimle.