İlkokul öğretmenim Mona Lisa (La Gioconda) tablosundaki kadının yüzünün yarısının gülümsediğini, diğer yarısında ise hüzünlü bir ifadede olduğu anlattığında, ilk tepkim “nasıl yani?” olmuştu. Oysa tabloya ilk baktığımda hiç de öyle “gülsem mi, gülmesem mi” gibi bir hali yoktu; bayağı gülüyordu.
Çok sonradan okuduğum bir makalede gülümsemenin sırrının bir çeşit göz yanılması olduğunu öğrenmiştim. Değişik derecelerdeki kontrast ve aydınlatmanın beyin tarafından farklı algılanacağı fikrinden hareketle, insan gözünün iki farklı görme noktasına sahip olduğunu anlatıyordu yazı. Orta bölgede (fovea) renkleri görüp detayları ayırabiliyorken, çevre alanda ise siyah-beyaz, hareket ve gölgeyi algılayabiliyormuşuz.
Resimde gözlere dikkat ediyorsak, çevre alan ağız üzerine odaklanacak ve detay göremeyeceğimiz için belirgin elmacık kemiklerinden köken alan gölgeleri gülümseme olarak algılıyormuşuz. Yok, doğrudan ağız üzerine odaklanırsak da Mona Lisa’yı hiçbir zaman gülümserken göremiyormuşuz. Yaklaşık 500 yıldır bu resme bakanlar olarak anlaşıp aynı yere baksaydık meseleyi baştan çözecekmişiz oysa.
Bu yanılsamanın bir diğer nedeni ise Leonardo Da Vinci’nin kendi bulduğu özel bir tekniğin, Sfumato tekniğinin zirvesindeki eseri olması. Renk ve tonların buharlaşarak birbirine karışmasını ve böylece konturların görünmez olmasını sağlayan, buğulu bir gölgelemeyi ifade eden bu teknik çoğunlukla aydınlıktan karanlığa geçişlerde kullanılmış.
Pekiyi, bu teknik kullanılarak Türkiye ekonomisi nasıl resmedilir?
***
Küresel ekonomi ve finans piyasalarının, girmiş olduğu krizden Gelişmiş Ülke Merkez Bankalarının atmış olduğu genişlemeci para politika adımları sayesinde çıktığını söyleyebiliriz. IMF ve Dünya Bankası Raporları da küresel büyümeye ilişkin beklentileriyle bunu doğruluyor. Göstergeler özellikle Euro Bölgesi ve ABD ekonomisi için olumlu büyüme görünümünün güçlenerek devam ettiğine işaret ediyor. Bunun bir yansıması olarak Amerikan Merkez Bankası (FED) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) küresel krizle beraber büyüyen bilançolarını küçültme konusunda adımlar atacağını açıkladı. ECB varlık alım programını devam ettirmekle beraber alım miktarını düşüreceğini söylerken, FED faiz artırımı ve bilanço küçültme sürecinin 2017 yılı Ekim ayı itibarıyla nasıl olacağını duyurdu. Fed’in normalleşme sürecindeki kararlılığını vurgulaması, gelişmiş ülke tahvil getirilerinde ve piyasa oynaklığında yükselişe neden oldu.
Söz konusu gelişme(ler), beklentiler dâhilinde olsa da süreç bir takım belirsizlikler içerdiğinden, etkilerinin nasıl olacağı ise tam olarak öngörülemiyor. Dolayısıyla TCMB’nin son Enflasyon Raporu’nda da ifade ettiği gibi önümüzdeki döneme ilişkin riskler genel itibarıyla aşağı yönlü. Gelişmiş ülkelerde, önümüzdeki döneme ilişkin para politikası normalleşme süreçleri önemli bir risk unsuru.
Türkiye ise 2017 Ocak-Eylül döneminde temel olarak faiz dışı harcamalardaki artış, kısmen de vergi dışı gelirlerdeki düşüş nedeniyle bütçe açığının belirgin olarak arttığı bir dönem yaşamakta. Bununla bağlantılı olarak borçlanma artarken iç borçlanmanın dış borçlanmaya göre oldukça yüksek olduğunu gördük. İç borç çevirme oranı bu yılın sonunda 2016 yılına göre belirgin şekilde artarak yüzde 128,8 düzeyinde olacağı görülüyor.
Ödemeler Dengesi tarafındaysa artan enerji maliyetinin cari açığı yükselttiğini görüyoruz. Küresel büyümeye bağlı olarak talebin artmasıyla birlikte emtia fiyatlarında yükselişler, Çin ekonomisinin büyüme temposu ve petrole olan talebi, ABD’de stok ve petrol sondaj kuyularının sayısının azalmış olması ile Suudi Arabistan’da yaşanan gelişmeler Brent petrolün varil fiyatının 60 doların üzerine çıkmasına neden oldu. Merkez Bankası ise Kasım Enflasyon Raporu’nda ortalama Brent fiyatı tahminini 2017 ve 2018 için sırası ile 53 ve 56 dolara yükseltti. 2018 için bu sınırın aşılması yüksek bir olasılık.
Yine Ödemeler Dengesi detaylarında, bankaların uzun vadeli dış borç çevirme oranı Ağustos’ta 12 aylık birikimli olarak yüzde 91,2’den yüzde 88,9’a gerileyerek 2010 Mart’ından bu yana gördüğü en düşük seviyeye geriledi. Bunu, 2018’de Hazine’nin net borçlanma oranını yüzde 110 olarak öngörmesiyle beraber değerlendirdiğimizde, bankacılık sektörünün aynı anda hem kredi genişlemesine gidip hem de Hazine’yi finanse etmekte zorlanabileceğini düşündürüyor. Bankaların, bilançonun pasif tarafında (mevduat) maliyet kaynaklı baskıları daha fazla hissedeceklerini de eklemek gerekiyor.
Türk lirasında gözlenen değer kaybı ile geçici vergi indirimlerinin geri alınmasının çekirdek enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturmaya devam etmesi durumunda kurlarda oynaklığın daha fazla arttığını görebiliriz.
***
Renk ve tonların buharlaşarak birbirine karıştığı, konturların görünmez ve buğulu gölgelenmelerin olduğu, aydınlıktan karanlığa geçişler içeren bir resim gibi oldu değil mi?
O zaman Sfumato’nun bir anlamı daha olduğunu söyleyeyim.
Başarıya götüren 7 Da Vinci ilkesinden biri aynı zamanda Sfumato. Belirsizliği, paradoksu ve kararsızlığı kucaklama arzusu anlamına geliyor.
Güzel bir hafta dileklerimle.