Bir dergide heykel görüyorsunuz. Bunun bir kopyası çalıştığınız kurumun bahçesinde de olsun istiyorsunuz ama ödenek yok, ne yaparsınız?
Ya ödenek çıkmasını bekleyeceksinizz, ya bu isteğinizden vazgeçeceksiniz, ya da bunu ücretsiz yapabileceğini düşündüğünüz bir heykeltıraştan rica edeceksiniz. Fahri Celal Tulga da öyle yapar, devasa bir kaya kütlesini heykelin yapılacağı alana taşıtıp Kemal Künmat’a teslim eder. Sonrasında heykeltıraş, emeğinin karşılığını istediğini söyleyip bedelini alamayınca, hem işi hem heykeldeki adamı çenesini yaslayacağı koldan mahrum bırakır.
Heykeli ve akıbetini merak ettiniz değil mi?
Durun daha bitmedi. Altı ay sonra bu sefer Mehmet Pişdar adında biri çıkar ve eksik kalan heykeli tamamlayacağını söyler. Nazlanarak da olsa sonunda ona teslim ederler işi ve yarım kalan kol da tamamlanarak heykel son halini alır.
Yaratıcısı Rodin olabilir ama Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinin bahçesindeki “Düşünen Adam” heykeli orada yatan hastaların imzasını taşır.
Peki, bu ünlü heykelin adını yaratıcısı olan Rodin’in koymadığı gibi, bunu başlı başına, tek bir heykel olarak da yapmadığını söylesem?
Düşünen Adam orijinal boyutuyla ilk olmasa da adını Dante’nin İlahi Komedya’sının cehennem bölümünden alan Cehennem Kapısının ilk yapılan figürlerinden biridir ve adı Şair’dir. Kapının baştan sona anlamı ve tasarımı bu figür üzerine odaklanmıştır.
Tam bu noktadan sonra niyet edilen ile akıbeti ayrı yönlere doğru koşarken görürüz. Şair Dante figürünün bronz dökümünü satın alan bir İngiliz koleksiyoncu buna “Düşünen Adam” (Le penseur) adını verir. Eserin artan popülaritesiyle Rodin, “Düşünen Adam”ı farklı yerlerde arkasındaki figürler olmadan çok defa yeniden yaratır.
Geçtiğimiz hafta içerisinde Merkez Bankası (TCMB), Bankalararası Para Piyasası’nda bankaların borç alabilme limitlerini (BAL) 22 Kasım 2017 tarihinden geçerli olmak üzere gecelik vadede yapılan işlemler için sıfıra düşürdü. Bankalararası Para Piyasası’ındaki tutarın 17 Ocak tarihinden bu yana fonlama içindeki payı ortalamada yüzde 10 düzeyindeydi.
Tüm fonlamayı Geç Likidite Penceresine (GLP) kaydırarak ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini 25 baz puan artırarak yüzde 12’den yüzde 12,25’e yükseltti. Böylece faizlerde sadeleşme de diyebileceğimiz tek fonlama imkânına geçilmiş oldu. TL’deki değer kaybının böyle ivmelendiği bir ortamda TCMB’nin yaptığı aslında utangaç faiz artışı.
Niyet edilen artan volatiletenin önüne geçmek olsa da akıbet 14 Aralık’taki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında daha yüksek bir sıkılaştırma göreceğimiz yönünde.
Neden mi? Hemen anlatayım, sonra elimizi çenemize dayayıp düşünürüz.
PPK’nın hemen öncesinde, 12-13 Aralık tarihlerinde yapılacak Fed/FOMC toplantısında faiz artırımı olasılığı yüzde 91,5 olarak fiyatlanmakta. Önümüzdeki sene ile ilgili olarak ise Fed Başkanı Janet Yellen, faizlerin çok hızlı artırılması durumunda enflasyonun yüzde 2 olan hedefin altında kalma riskini beraberinde getireceği uyarısında bulundu. Goldman Sachs ise, ABD ekonomisinin 2018'e büyük bir ihtimalle ücretleri ve enflasyonu daha geniş çaplı destekleyecek güçlü bir ivmeyle yöneldiğini; bu durumun Fed'in gelecek yıl dört kez faiz artırımına gitmesini gerektireceğini belirtti. Yasalaşması konusunda piyasaların tereddüdü olsa da ABD’de vergi reformunda yaşanacak pozitif gelişmeleri de buna eklediğimizde aralarında Türkiye’nin de bulunduğu gelişmekte olan piyasalar için bir satış dalgası görebiliriz.
4 Aralık’ta başlayacak olan, İran’a dönük ambargoyu delmekle ilgili ABD'de yürütülen soruşturmanın ise Türk bankalarını olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulundu kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Soruşturmanın bankaların, itibarlarının olumsuz etkilemesi, piyasaya erişimlerinin azalması ve büyük cezalar karşısında devlet tarafından desteklenmemeleri gibi nedenlerle negatif not baskısı ile karşı karşıya kalabileceklerini belirtti.
İşte böylesi bir takvimin hemen ardından yapılacak PPK. Gecelik faizin yüzde 13,03 olduğu; enflasyonun Kasım’da yüzde 12’nin üzerine çıkacağı düşünülecek olursa hafta başında aldığı kararla TCMB sıkılaştırmanın ilk adımını atmış oldu. BIS verilerine göre 2 Ekim’den bu yana reel efektif döviz kuru neredeyse yüzde 10 değer yitirmiş vaziyette. Kurdaki yüzde 10’luk yükselişin enflasyona 1–1,5 puanlık bir katkısı olduğunu bilmekteyiz. Bütün bunları üst üste koyduğumuzda, TCMB’nin daha fazla esneklik kazanmak için ilk planda GLP’yi 200-300 baz puan arasında yükselteceğini düşünmekteyim. Buna faiz koridorunun alt bandının ve yüzde 8 olan politika faizinin de eşlik etmesi sürpriz olmayacak.
Yazının başında adından bahsettiğim Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi başhekimi Fahri Celal Tulga'ya gazeteciler, Düşünen Adam heykelinin bir akıl hastanesinin bahçesinde bulunmasının neyi ifade ettiğini sorarlar. Göktulga yarı şaka yarı ciddi "Hastane dışındakilerinin durumu içeridekilerden daha kötü, bu heykel onların durumu ne olacak diye düşünüyor" şeklinde yanıt verir.
Elimizi çenemize dayayıp düşünürüz, demem ondan.
Güzel bir hafta dileklerimle.