top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıAli Orhan Yalcinkaya

İştiha


Konuşulan dilin yaşanılan coğrafyadan etkilendiği muhakkak. Akla hemen Eskimoların kar için diğer dillerdeki tek bir kelimeye karşılık 50, 100 hatta 400 farklı kelime kullandığına yönelik şehir efsanesi geliyor. “Sulu kar” için ayrı, “kuru kar” için ayrı, “düşen kar” için ayrı, “yerdeki kar” için apayrı… Bir kere diğer dillerde de karın çeşidine göre buz, lapa, sulu kar, dolu, tipi vb. birçok kelime var. Gerçek ise Eskimo kabilelerinin kullandığı tüm dillerde, kar için toplam dörtten fazla kelime olmadığı yönünde. Bu şehir efsanesi Eskimo dilindeki zamirlere dayanıyor. Örneğin Türkçede altı, İngilizcede sekiz zamir varken Eskimo dillinde otuzdan fazla zamir var. “Şu” ve “bu” kelimelerinin her biri sekiz farklı şekilde ifade edilebiliyor ve bunun tek bir işaret zamiriyle mesafe, yön, yükseklik, görüş mesafesi ve bağlam belirtme yolları büyük bir zenginlik gösteriyor. İşin aslı böyle olsa da dil coğrafyadan etkileniyor sonuçta. Ekvator kuşağı üzerinde yaşayanlar kar sözcüğünü bu kadar detaylandırmaya gerek duymamışlar mesela.

Sadece coğrafya değil elbette, birlikte yaşanılan farklı topluluklar da dönüştürüyor sözcükleri. Örneğin Farsçada “karr-u fer” yani “güçlü, gösterişli” sıfatı Türkçeye önce “kerli ferli” olarak sonra “kelli felli”ye dönüşerek giriyor. Mesela “kazın ayağı öyle değil” diyoruz ya, orijinali “kaziye öyle değil” aslında. “Kaz” ile kastedilen de “hüküm, kural”. “Hint hurması” demek olan “temr-i hindi” de olmuş mu size “Demirhindi”. “Nerdban”ı “merdiven”e dönüştüren de aynı dinamik.

Yazıya başlarken, “iştah” sözcüğünü dildeki tutarsızlıklar üzerinden anlatmaktı niyetim; ama ucunu kaçırınca konu buraya kadar geldi. Neyse, lafı daha fazla dolaştırmadan anlatayım hemen.

Örneğin “ıs” ve “ök” sözcüklerini hiç kullanan birini gördünüz mü? Ama “ıssız” ve “öksüz” diyoruz. Dilimiz dönmeyince “benefşe” “menekşe” oluveriyor. Su anlamına gelen “ab” sözcüğü “Hoş-ab”da pek hoş durmadığından olsa gerek “hoşaf” yapıvermişiz. “Badincan” olmuş mu size “patlıcan”? Beşinci gün anlamına gelen “penç şenbih”in “perşembe” olmasına ise hiç girmeyeceğim. “İştah” sözcüğü de bu değişimden nasibini alanlardan; ama ondaki dönüşüm biraz daha yumuşak: “İştiha” iken iştah olmuş.

***

Özellikle gelişmekte olan piyasalara yönelik para girişlerinden hareketle “iştah” lafını çok sık kullanırken, içeride özellikle tüketiciler için uzunca bir süredir ağzımıza bile almıyorduk. Geçtiğimiz hafta güven endekslerindeki sıçrama tüketicinin de “iştahlandığına” ve yıla yüksek moralle girdiğine işaret etti.

BloombergHT’in tüketici güven endeksi 20 puandan fazla artışla yıla başlangıç yaparken, TÜİK’in tüketici güven endeksi Ocak’ta bir önceki aya göre yüzde 11,1, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,1 yükselerek 72,3 değerini aldı. Alt endeksler de bunu doğrular nitelikteydi. Bir önceki ay ile karşılaştırıldığında gelecek 12 aylık dönemde konut satın alma ihtimalinin ve otomobil satın alma ihtimalinin en yüksek artışların gerçekleştiği alt endeksler olduğunu gördük.

2017 yılında ortalaması 93,1 olan gelecek 12 aylık döneme ilişkin genel ekonomik durum beklentisinin yıla 96,1 seviyesinden başlamış olması da Tüketici Güven Endeksi’nin genelinde gördüğümüz olumlu tabloyu destekler nitelikteydi. Kurların stabil seyretmesi, asgari ücrete yapılan yüzde 14 oranındaki zam, enflasyon baskılarının hafiflemesi, ABD ve AB ile ilişkilerde düşen tansiyon bu iyimserlikteki başlıca nedenler olarak görünmekte. Ne kadar süreceğini ise jeopolitik risk algısı belirleyecek gibi.

Tüketicinin iştahı yeni yeni yerine gelirken reel sektörün iştahını gösteren güven endeksi ise coşmuş vaziyetteydi. Reel Kesim Güven Endeksi bir önceki aya göre yüzde 4,8 geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11,6 artarak 108,3 değerini aldı. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış endeks ise aylıkta yüzde 1,6, yıllıkta yüzde 10,2 artışla 110,9 oldu.

Detaylarına baktığımızda gelecek 3 aya ilişkin ihracat sipariş miktarında aylık bazda yüzde 5,2 artış olurken son 3 ay toplam sipariş miktarında bir önceki aya göre yüzde 1,0 artış söz konusu. Bir önceki ay yüzde 2,5 gerileyen yatırım harcamalarının ise Ocak’ta tekrar artışa dönerek yüzde 5,6 yükselmiş durumda. 2017 yılının Ekim ayında 100,5 değerini aldıktan sonra gerilemeye başlayan genel gidişata ilişkin endeks ise yükselerek 101,8 değerini aldı.

Ama peşin bir ifadede bulunmam gerekiyor.

Bu olumlu görüntünün üstüne, gelecek 3 ayda ortalama birim maliyetindeki düşüş beklentisine rağmen iç piyasaya yönelik satış fiyat beklentisindeki artışın gölgesi düşmekte. Bu ise yurt içi üretici fiyat endeksi kaynaklı fiyat baskısının devam edeceğine işaret ediyor.

Yine de tekrar etmek gerekirse genel tabloda her iki endeks de iştaha işaret ederken reel sektör güven endeksi, tüketici güven endeksine “peşimden gel” der gibi.

***

Madem sözcüklerin etimolojisiyle başladım yine onunla bitireyim.

Bazı sözcükler konusunda kafamız çok karışık. Yukarıda kullandığım “peşin” ve “peşimden” sözcükleri bunun en güzel örnekleri aslında. İkisi de Farsçada “ön, öncü” anlamına gelen “piş” sözcüğünden geliyor. İlkinde aslına bağlı kalırken ikincisinde tam tersi “arka” manasında kullanıyoruz.

Güzel bir hafta dileklerimle.


53 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page