top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıAli Orhan Yalcinkaya

Kar Suyu


Büyüklere Masallar’da “Bu hareket kısa vadeli bir düzeltme mi, yoksa Goldilocks Ekonomisinin sonuna mı gelindi diye” tartışıldığından bahsetmiştim. Yazıyı yazdığım haftanın sonuna doğru Uluslararası Ödemeler Bankası BIS (Bank for International Settlements) “Yeni bir Minski Anına neden olmadan Goldilocks Ekonomisinden nasıl çıkılır?” başlığıyla bir rapor yayınladı.

Dünya ekonomisi ve bankacılık sistemini para politikaları, maliye politikaları ve makro ihtiyatı politikalar açısından inceleyen raporun vardığı sonuç umut verici:

Dünya ekonomisi ve bankacılık sistemi sarsıntılara karşı oldukça dirençli görünüyor.

2 Şubat günü açıklanan ABD İşsizlik rakamlarında ücretlerdeki yıllık artışın yüzde 2,9 düzeyinde gerçekleşmesi sonrasında yaşanan çöküş ve ardından gelen dalgalanmayı “düzeltme” olarak değerlendirenlerin yüreğine su serpen rapor, yaşanabilecek düzeltmelerin de zararsız olacağını belirtiyor. Dolayısıyla küresel merkez bankalarının parasal gevşemeye geri dönmelerini gerektirecek bir durumun olmadığı ifade ediliyor.

Madem her şey bu kadar iyi; üstelik bayram olduğu gibi seyran da, o halde neden Minski Anı hatırlatılması yapılarak piyasaların “öpülebileceği” vurgulanıyor ve kulağa kar suyu kaçırılıyor?

Bu soru şimdilik bir kenarda dursun. Minski Anı ile ne ifade ediliyor onu bir hatırlayalım önce.

Kapitalist sistemin istikrarsız yapısı üzerine çalışmalar yapan ve Finansal İstikrarsızlık Hipotezi ile bilinen iktisatçı Hyman Minsky, finansal sistemdeki bir olumsuzluğun zaman içinde reel kesime yansıdığını belirtir.

Servetin giderek arttığı dönemlerde, firmaların nakit akışlarının yükseldiğini ancak buna paralel olarak firma borçlarının da arttığını ve sonunda borçların, kârla ödenemeyecek seviyelere yükseldiğini söyler. Uzun süren istikrarlı dönemlerde ekonomik birimlerin, faiz oranları çok düşük seviyelerde olduğundan, daha çok gelir elde etme amacıyla daha kolay borçlanıp daha çok risk aldığını; borçlarını, elde ettikleri gelirler ile ödeyemeyecek duruma gelen birimlerin daha fazla borçlanma yoluna gittiklerini belirtir.

Yapılan yatırımlardan gelen nakit, bunun için yapılan borçlanmanın ödemelerini karşılayamayınca, kendilerine kredi sağlayan banka ve finans kuruluşlarının, zamanla duruma uyanıp, kredi musluklarını kısmaya başladığını ve varlık fiyatlarının düştüğünü söyler. Piyasada alıcı kalmadığı gibi likidite de kururken, merkez bankalarının bu duruma müdahalede geç kalması halinde kriz kaçınılmaz der.

İşte Minski Anı, finansal piyasaların kayışı kopardığı, paniğin başladığı o anı ifade ediyor.

Vefatından hemen önce (1996) kapitalizmin çok yakında küresel ölçekte bir krizle karşılaşacağını söyleyen Minsky, 2007 yılında ABD emlak piyasasında başlayıp, 2008’de küresel bir nitelik kazanan hem finansal, hem de reel kesim üzerinde yıkıcı etkileri olan küresel ekonomik krizi göremese de öngörüsünün ne kadar doğru olduğunu gösterir.

Başta sorduğum soruya tekrar dönecek olursam, BIS böyle bir eşikte bulunulduğu endişesinden olsa gerek, finansal koşullarda yaşanacak bir sıkılaştırmanın gelişmekte olan piyasaları vuracağı senaryosunu paylaşıyor ve Minski Anı diyerek kulağa kar suyu kaçırıyor.

Güzel bir hafta dileklerimle.


86 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page