top of page
Ara

Arzın Merkezinden Yükseliş

Yazarın fotoğrafı: Ali Orhan YalcinkayaAli Orhan Yalcinkaya

2007 yılının sonunda Akşehir, Türk Patent Enstitüsü’ne yapılan başvuru ile Markaların Korunması Hakkında 556 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararname’ye göre, "Dünyanın Ortası Akşehir" tescil belgesi almıştı. Olaya konu olan fıkrayı bilmeyen yoktur: “Hocam, dünyanın ortası neresi?“ diye soranlara, Nasreddin Hoca, bastonunu yere saplayarak “Dünyanın ortası burasıdır” der. Şaşırıp “Nasıl olur Hocam?” diyenlere de, “İnanmazsanız ölçün” diye karşılık verir.

Akşehir’in bu belgeyi almasından aşağı yukarı 10 yıl sonra, bu kez Anadolu’dan bir başka yer “dünyanın merkezi” tartışmalarının odağına oturur. Google Haritalar’ın, dünyanın coğrafi merkezinin Çorum olarak açıkladığı iddia edilir. “Türkiye’nin yükselen yıldızı Çorum” diye manşetlere çıkacak bu haber kentte sevinçle karşılanmış olsa da haritada dünya yüzeyinin coğrafi merkezi Çorum şeklinde işaretleme yapanın Google değil bir Türk sosyal medya kullanıcısı olduğu belirtilir.

Manşetlere yukarıda belirttiğim gibi çıkmasa da Çorum sonrasında Türkiye’nin kelimenin tam anlamıyla yükselen yıldızı olur. 1960-1970 arasında çekildiği tahmin edilen fotoğraflarda 770 olan ilin rakımının 820’ye çıktığı görülür. Teknolojinin ilerlemesine bağlı olarak gelişen ölçüm teknikleri buna gerekçe olarak gösterilir.

Yükselişiyle dolar ve benzine kafa tutan Çorum’u aklıma getiren, geçtiğimiz iki hafta içerisinde tanık olduğumuz yükselişler biraz da.

Teknolojinin ilerlemesine bağlı olarak yaşanan yükselişler, diyerek geçiştirilecek gibi de pek durmuyor.

Mart’ın hemen başında açıklanan Şubat ayı enflasyonu yüzde 10,26’ya gerilese de bu rakam 2012 yılından sonraki en yüksek Şubat ayı yıllık enflasyonu gerçekleşmesine karşılık geldiği gibi çekirdek enflasyon ve üretici fiyat endeksi verileri de umut vermedi. Merkez Bankası, Aylık Fiyat Gelişmeleri Raporu’nda tüketici fiyatları üzerindeki üretici fiyatları kaynaklı maliyet yönlü baskıların güçlü seyrini koruduğuna işaret etti.

Ardından 12 Mart’ta açıklanan ödemeler dengesi istatistiklerinde 12 ay birikimli cari açığın 47,2 milyar dolardan 51,6 milyar dolara yükseldiğini gördük. Cari açığın GSYH oranı yüzde 6’yı geçerken, açığın Şubat ayında 53 milyar doların üzerine çıkarak daha da genişleyeceğine ilişkin beklentiler de olayın tuzu biberi oldu.

Üstelik tüm bunları, ABD’de faizin daha ne kadar artacağının tartışıldığı bir dönemde yaşadık; çünkü faizlerin beklenenden hızlı artması bizim gibi yüksek dış finansmana ihtiyaç duyan ülkelerin iyot gibi açığa çıkması anlamına geliyor.

Hemen aklınıza Türkiye yurt dışından borçlanamayacak, bankaların ve özel sektörün borç çevirme rasyoları düşecek, gibi karalar bağlanmasına neden olacak senaryolar gelmesin; ama borçlanma maliyetleri yükselecek, orası kesin. Kısa vadeli fon akımlarına, siz buna sıcak para da diyebilirsiniz, daha da bağımlı hale gelecekmişiz gibi bir görüntü var önümüzde.

Dolayısıyla kur yükselirken gözlerin faizde ve TCMB’de olması biraz da bu yüzden. Öncelik büyümeye verilmişken TCMB’nin faizlerde artışa gitmeden bu baskıyla nasıl başa çıkacağı merak konusu.

Öyle gelişmeler yaşanır ki, bir anda her şeyin merkezi haline geldiğiniz gibi değişmez dediğiniz şeyler bile değişir tıpkı Çorum’da olduğu gibi.

Güzel bir hafta dileklerimle.


43 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

© AOY 2014

bottom of page