Renkler, ışığın bir nesneye çarpması sonrası o nesnenin diğer tüm renkleri soğurup gördüğümüz rengi yansıtması ile ortaya çıkıyor. Yani aslında renkli olan nesneler değil ışık. Burada akla gelen soru, siyah ve beyazın renk olup olmadığı. Referansınız fizikçiler ise siyah ve beyaz renk değil, Beşiktaşlılar ise renkli takım tutmadıklarını söyleyerek fizikçileri doğruluyorlar.
Şairler için durumun ne olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Örneğin bir sözcüğe birçok anlam yükleyen Özdemir Asaf’ın en sevdiği rengin beyaz olduğunu düşündürmüştür bana Jüri şiirindeki “bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler” mısraları. Beyaz rengi bu kadar kolay harcamasının izlerini ise Oscar Wilde’ın Reading Zindanı Baladı’nı Türkçe’ye kazandırırken “Herkes öldürebilir sevdiğini” dizelerinde sürmüşümdür.
Madem renklerden açıldı konu, yine oradan bir soruyla devam edeyim: Bir resme baktığımızda hepimiz aynı rengi mi görürüz? Eğer kişi daltonizmden muzdarip değilse evet, diyorsanız bir daha düşünün derim.
Örneğin, yukarıdaki fotoğrafta dört farklı renkte gördüğünüz noktaların hepsi aynı renktedir desem, ne düşünürsünüz? Ya da fotoğrafa büyüterek bakarsanız bu gerçekle yüzleşeceksiniz desem?
Munker İllüzyonu da denilen bu “görüş farklılığının” nedeni noktaları yatay kesen farklı renkteki bantlar.
***
Tıpkı Munker İllüzyonunda olduğu gibi ekonomiyle ilgili bir veriye bakarken, onu yorumlarken farklı renkler görüyoruz gerçek tek bir renk olarak dursa da ortada… Buna bardak perspektifi de diyebiliriz.
Böyle bir kabulden sonra Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun Salı günü gerçekleştireceği yılın altıncı toplantısında alabileceği kararı konuşabiliriz.
Önce gerçekler.
Para Politikası Kurulu (PPK), son toplantısında aynı zamanda politika faizi de olan haftalık repo faizini beklentilerin üzerinde, güçlü bir sıkılaştırma hamlesiyle 125 baz puan artırarak yüzde 17,75’e yükseltmişti. Yapılan açıklamada, verilerin iktisadi faaliyette dengelenme eğilimine işaret etmesine; dış talebin gücünü korumasına, iç talebin daha ılımlı seyretmesine rağmen enflasyondaki yükselişin temelde maliyet yönlü gelişmeler kaynaklı olduğuna ve fiyat artışlarının alt kalemler bazında genele yayılan bir nitelik gösterdiğine dikkat çekilmişti.
Haziran ayı TÜFE verisi yıllıkta yüzde 15,39’a yükselerek son 15 yılın zirvesine çıkarken çekirdek enflasyon göstergelerinde bozulma sürmüştü. Kurdaki değer kaybının gecikmeli etkisi ve gıda fiyatlarındaki artışların yanında, petrol ve diğer ithalat fiyatlarının yükselmesiyle ÜFE kanalından gelecek olan baskılar ise enflasyondaki artış eğilimini güçlendirmeye devam ediyor.
Gerçekler böyleyken ve piyasa beklentisi 100 baz puan artış yönündeyken, PPK bunlara karşılık vermez ise paranın rengi ne olur, diye merak ediyor insan, değil mi?
Onun da cevabı bardak perspektifinde gizli: “Nihilist siyah”
Güzel bir hafta dileklerimle.