İsyankâr bir sorudur bu, hayatın akıp giden temposuna ayak uydurulamadığı zaman sorulan. Ve hemen arkasından kaptana “durdurun dünyayı inecek var!” diye seslendiren. Sitemkâr bir sorudur aynı zamanda, dur durak bilmez, kıpır kıpır, yaramaz bir çocuğa sorulmuş hissi uyandıran…
Elbette ruh halimiz biraz da bu soruyu sorduran. Örneğin eğlenmek, hoşça vakit geçirmek için gidilen bir yerde, “hayat beni neden yoruyorsun?” diye sormak gelmez kimsenin aklına. Finlandiya’daki eğlence anlayışı hakkında fikir veren aşağıdaki videoda görünen insanların da aklına gelmediğini düşünüyorum. Çarpışan arabaların çarpışmadığı eğlenceli bir ülkeden bahsediyoruz sonuçta.
(oynatmak için resme tıklayınız)
Oysa Türkiye öyle mi? Lunaparkta bile olsanız, ne yapıp edip size bu soruyu sorduruyor. Olayı anlatayım önce isterseniz, sonra geçtiği yeri söylerim.
Anadolu’daki bu şehrimizde çarpışan arabalara binen iki ayrı grubun tartışması, arbedeye dönüşür. Araya giren iş yeri sahibi ve çevredeki diğer insanlar olayın daha da büyümesine mani olur. Tarafları ayırıp polis çağırırlar. Karakolda her iki taraf da birbirinden şikâyetçi olur. Şikâyet gerekçesini merak ettiniz değil mi?
Yanlış okumadınız evet, çarpışan arabama neden çarpıyorsun, diye şikâyetçi oluyorlar. Hâlbuki hepimiz biliyoruz ki, Trabzon Karadeniz’in değil, Finlandiya’nın Kuzey Karelya bölgesinde yer alır! Üstelik lunaparkında çarpışan arabaların çarpışmadığı sıkıcı bir şehirdir. “Hayat beni neden yoruyorsun?” bunlarla.
***
Temmuz ayında tüketici fiyatları piyasa beklentisinin altında gelince enflasyon düşmüş gibi bir hava esti. Aylıkta yüzde 1,0 artış beklenirken yüzde 0,55 artınca, yüzde 16,4’e çıkması beklenen yıllık enflasyon yüzde 15,85 şeklinde gerçekleşmiş oldu. Alt gruplar detayında katkılara baktığımızda, bir önceki aya göre ulaştırma, konut ile lokanta ve oteller grubu artışa en fazla katkıyı verirken, giyim ve ayakkabı grubu ile gıda ve alkolsüz içecekler grubu enflasyonun beklentilerin altında gelmesinde belirleyici oldu.
Hizmetler grubu enflasyonunda turizm sektöründeki güçlü seyrin etkileri gözlenirken, fiyat artışı kaynaklı yükselen maliyetler temel mal enflasyonunu olumsuz etkilemeye devam etti. Gıda ve alkolsüz içecekler enflasyonunda ise bir önceki aydan farklı olarak sebze ve meyve ürünlerinde fiyatların yeni ürün arzı ile birlikte düzeltme yapmış durumda. Enerji grubu enflasyonu döviz kuru ve petrol fiyatları kaynaklı birikmiş maliyet etkilerini taşımaya devam ediyor. Yurt içi üretici fiyatları yıllık enflasyonu ise yüzde 23,71’den yüzde 25’e yükselmiş durumda.
Oysa başta elektrik ve doğalgaz olmak üzere ekmek ve sütteki fiyat artışları enflasyon üzerinde yukarı yönlü risk oluşturmaya devam ediyor. Çekirdek enflasyon göstergelerindeki yükseliş de bunu doğrulamakta. Üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki makasın giderek açılıyor olması ise fiyat artışlarına ilişkin yükün “şimdilik” üretici tarafından omuzlandığına işaret ediyor. Döviz kuru gelişmeleri kaynaklı olarak yükselen maliyetlerin yakın dönemde yurt içi üretici fiyatları üzerinden tüketici fiyatları enflasyonuna yansıyacağı ise hiç hesaba katılmıyor sanki.
Enflasyon düşmüş gibi bir havanın esmesini bırakın, kur enflasyon sarmalına gireceğimize dair bir görüntü var ortada. Bu, hayatımızı kolaylaştırmayacağı gibi, bizi daha da yoracağa benziyor.
Güzel bir hafta dileklerimle.