top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıAli Orhan Yalcinkaya

Yazdığın Son Mektup Şu An Elimde


Fransız İhtilali’nin hemen ardından 1790'da Paris'ten Fransa'nın güney batısında Toulouse yakınlarındaki Seix kenti yönetimine teslim edilmek üzere bir mektup postaya verilir. Bir harfin azizliğine uğrayan mektup, kent olanına değil 150 km uzaklıktaki Saix kasabasına gider.

Alıcısının, adresinde bulunamadığı mektup iade edilmez ve yerel ofiste kalır. “Ofiste kalır” ifadesi lafın gelişi aslında, bildiğiniz unutulur mektup. Hem de ne unutulmak! Ülke Napolyon dönemini yaşar, 1. Dünya Savaşı, ardından 2. Dünya Savaşı ve Nazi işgali de dahil olmak üzere tam iki koskoca yüzyıl bir çekmecenin dibinde kalır. Ta ki, 1999'da Saix kasabasındaki bir arşiv görevlisi, yerel konsey kayıtlarını tutanaklara geçirirken buluncaya kadar. Mektup kayıt altına alınır alınmasına; ama Seix kasabası yetkililerine teslim edilmek için bir on yıl daha bekler. Nihayet Saix kasabası belediye başkanı, postada bir “gecikme” olmaması için arabayla 2 saat uzaklıktaki doğru adrese, elden teslim edileceğini söyleyerek konuyu mutlu sonla bitirir.

Her ne kadar 220 yıl sonra alıcısına ulaşan mektupta mutlu bir haber olmasa da, Paris’in Seix kent yönetiminin taleplerini reddettiği yazsa da yine de “geç kalmak, hiç gitmemekten iyidir” diye düşünmeden edemiyor insan.

***

Benzer “geç kalmak, hiç gitmemekten iyidir” hikayesi de biz yaşadık geçtiğimiz hafta. Hatta son yazımı “bakalım, bu sefer TCMB köprüden önceki son çıkışı kaçıracak mı?” diye bir endişeyle bitirmiştim.

Daha önceki toplantılarında faiz artırımına gitmiş olsa, son toplantısında belki bu kadar sert bir artırım -625 baz puan- yapmak zorunda kalmayacaktı Merkez Bankası; ama dedim ya iyi tarafından bakalım, geç kalsa da çıkışı kaçırmadı bu sefer ve para politikası açısından yapılması gerekeni yaptı.

Peki, bundan sonra ne olacak?

TCMB, Türk Lirasının daha fazla değer kaybetmesinin önüne geçerek ekonomide soluklanacak bir alan yarattı. Artık para politikası ile maliye politikası arasındaki eşgüdümün kuvvetlendirilmesi gerekiyor. Eğer bu eşgüdüm zayıf bir görünüm sergilerse enflasyonla mücadele ve makroekonomik dengelenme açısından riskler daha da aratacak.

Örneğin, kamunun yönlendirdiği fiyatların, vergi ayarlamalarının, gelirler politikasının geçmiş enflasyona endeksleme davranışının azaltılmasına yardımcı olacak şekilde belirlenmesi gerekiyor. Destekleyici maliye politikası tedbirlerinin yurt içi talep ve iktisadi faaliyet üzerinde genişletici etkisinin olmaması gerekiyor.

Haksızlık etmeyeyim, öyle 220 yıl gecikmiş değil; bugün 17 Eylül olduğuna göre, tam 48 gün önce yazılmış bir mektupta TCMB bundan bahsetti. 31 Temmuz’da yayımlanan üçüncü Enflasyon Raporunun 96. sayfasında “Para ve Maliye Politikası Etkileşimi” diye başlayan bu mektubu hatta şöyle bitirdi:

Kamu harcamalarının finansmanında vergi gelirlerinin önemli bir rol oynadığı dikkate alındığında iyi bir vergi politikasının oluşturulmasının yanı sıra iyi bir harcama politikasının belirlenmesi önem arz etmektedir. Bunun yanında, kamu harcama kompozisyonu da makroekonomik dengeler üzerinde belirleyici olduğundan, kamu harcamalarında etkinliğin artırılması ve kamu yatırımlarının uzun vadede potansiyel üretim seviyesini artıracak alanlara yönlendirilmesinin toplumsal refaha katkı yapacağı değerlendirilmektedir. Son olarak, maliye politikası uygulamasında politikaların kamuoyu ile iletişimi de beklenti yönetimi ve ülke risk primi üzerindeki etkilerinden ötürü önemli görülmektedir.

TCMB üzerine düşeni yaptığına, sadece para politikası ile ekonomideki sorunların çözülemeyeceği aşikâr olduğuna göre perşembe günü kamuoyu ile paylaşılacağı duyurulan Orta Vadeli Program (OVP) daha da önemli hale gelmiş bulunuyor.

Bir diğer husus ise TL’deki değer kaybının şirket bilançolarını bozduğu gerçeği. Özel sektörün yaklaşık 216 milyar dolar borcu olduğu dikkate alındığında, maliye politikasının önemi daha da artıyor. OVP’nin bu konuya nasıl eğileceği; kur şokundan etkilenen reel sektörü (şirketleri) nasıl ele alacağı; bunlara nasıl yaklaşılacağı; maliyetinin ne olacağı, bu önemini daha da artıran parametreler. 48 gün önce yazılan son mektup şu an elimizde; bakalım buna nasıl karşılık verilecek?

Güzel bir hafta dileklerimle.


92 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page