Geçtiğimiz yılın son yazısında Futbolun Beceriksizlerini, kendi kalesine gol atanları anlatmıştım. 2019’un ilk yazısı da o golleri yiyenler üzerine, sahada kimseye sırtını dönmeyen adamlar üzerine olsun istedim.
O adamları Sunay Akın, Kalede 1 Başına kitabında çok şık anlatır. O hikâyelerden biri olan Bir Çizgide İki Kaleci 1966’da Londra’da yapılacak Dünya Kupası finaline katılma mücadelesi veren milli futbol takımının Lizbon’a olan seyahati ve sonrası üzerinedir.
Kaleci Figürü - Abidin Dino
Portekiz Milli Takımının kalecisi Costa Pereira, maç öncesi kendisiyle röportaj yapan Namık Sevik’e, futbolu bıraktıktan sonra ciddi olarak spikerliği meslek edineceğini söyler. Benfica’nın kalecisinin bu sözü, maçı radyodan anlatmak üzere kafilede bulunan ünlü spiker Halit Kıvanç’ın kulağına gider. Böylelikle maçtan önce Halit Kıvanç ve Pereira rakip olarak karşı karşıya gelirler. Halit Kıvanç bu ilginç karşılaşmada, Portekizli kalecinin sözlerini şöyle aktarır: “Spikerler çoğunlukla kalecilerle uğraşırlar. Daha doğrusu kalecilerin ekmeğini spikerler verir. Onlar gol yemezse spikerler ne diye bağıracak? Kalecinin üzüntüsü spikerin sermayesi değil midir? İşte ben de bu noktadan hareketle, kaleciliği bitirince spiker olayım dedim. Yalnız sizden ricam, yarınki maçta kaleme giren gollerde ne olur öyle çok bağırmayın, ballandıra ballandıra anlatmayın.”
***
Halit Kıvanç’ın kaleciler ve spikerler arasında kurduğu bağlantının bir benzerinin ekonomistler ve enflasyon için de kurulabileceğini; bir ekonomistin bunu “ballandıra ballandıra” anlatabileceğini düşünüyorum.
Aralık ayında tüketici fiyatlarının yüzde 0,40 ile piyasa beklentilerinden daha hızlı gerilediğini gördük. Böylece bir önceki ay yüzde 21,62 düzeyinde olan yıllık enflasyon yüzde 20,30 ile yılı tamamlamış oldu. Buna çekirdek enflasyon göstergelerindeki gerileme de eşlik etti. Özel kapsamlı TÜFE-B ve TÜFE-C endeksleri sırasıyla 1,06 ve 1,19 puan azalarak yüzde 20,15 ve yüzde 19,53’e geriledi. Yurt içi üretici fiyatları (Yİ-ÜFE) ise yüzde 2,22 oranında azalış gösterirken, yıllık enflasyon 4,90 yüzde puan gerileyerek yüzde 33,64’e düştü.
Hafifleyen maliyet baskıları ve zayıflayan iç talebin gerilemesinde belirleyici olduğu hizmet enflasyonu yılı yüzde 14,46 düzeyinde tamamladı. Temel mal grubu fiyatlarındaki düşüşte ise vergi indirimleri kadar dönemsel indirimler ve iç talepteki zayıf seyir belirleyici olurken, TL’de yaşanan değer kazancı da buna olumlu katkı sağladı. Böylece temel grubu enflasyonu yıllıkta yüzde 24,67 oldu. Enerji grubu enflasyonu önceki aya göre yüzde 3,12 azalarak yıllıkta yüzde 25,35’ten yüzde 20,82’ye geriledi. Bunda akaryakıtta devam eden eşel mobil uygulaması ve petrol fiyatlarındaki düşüş kadar iktisadi faaliyetteki zayıflamaya bağlı olarak talep yönlü etkiler de öne çıktı.
Yurt içi üretici fiyatları ise Aralık ayında yüzde 0,4 azalarak yıllıkta yüzde 38,54’ten yüzde 33,64’e gerilerken, bu seyirde Türk lirasındaki değer kazancı ve enerji fiyatlarındaki azalış belirleyici oldu.
Enflasyon Raporları nasıl bir ufuk çizmişti, onu hatırlamamız gerekirse:
2017 yılının son raporunda Merkez Bankası (TCMB), enflasyonun yüzde 5 hedefine kademeli olarak yakınsayacağını, 2017 yıl sonunda yüzde 9,8 olarak gerçekleşeceğini, 2018 yıl sonunda yüzde 7’ye, 2019 sonunda ise yüzde 6’ya geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını öngörmekteydi.
30 Ocak tarihli 2018 yılının ilk raporunda TCMB enflasyon tahminlerinde yukarı yönlü güncellemeye giderken, 2018 yıl sonunda yüzde 7,9 olarak gerçekleşeceğini, 2019 yıl sonunda yüzde 6,5’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını belirtmekteydi.
Nisan sonuna gelindiğinde enflasyon tahminlerinde yukarı yönlü güncellemenin devam ettiğini gördük. Bir önceki raporda yüzde 7,9 olarak öngörülen 2018 yıl sonu enflasyonu yüzde 8,4’e revize edilirken, 2019 yıl sonunda yüzde 6,5’e gerileyeceği ve sonrasında orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı ifade edilmekteydi.
Temmuz’daki raporda 2018 yıl sonu enflasyonu 5 puan yukarı yönlü güncellenerek yüzde 13,4 olarak gerçekleşeceği tahmininde bulunulurken, 2019 yıl sonu enflasyonu tahmini de yüzde 6,5’ten yüzde 9,3’e yükseltiliyordu. Enflasyonunun 2020 yıl sonunda yüzde 6,7’ye ve yine orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını öngörüsü paylaşılıyordu.
Ekim sonunda yayınlanan yılın son raporunda ise 2018 sonu için enflasyon tahminini 10,1 puan yukarı yönlü güncellenerek yüzde 13,4’ten yüzde 23,5’e yükseltilirken, 2019 yıl sonu enflasyonu 5,9 puan yukarı yönlü güncellemeyle yüzde 9,3’ten yüzde 15,2’ye yükseleceği tahmininde bulunuluyordu. Bir önceki raporda yüzde 6,7 olan 2020 yıl sonu öngörüsü yüzde 9,3’e revize edilirken, enflasyonun orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı tahmini yineleniyordu.
Yıl içerisinde yaşanan kur şokunun da etkisiyle Ekim ayında yüzde 25,24’e kadar yükselen tüketici enflasyonu vergi indirimleri, Türk Lirasında yaşanan değer kazancı, iktisadi faaliyetteki yavaşlamaya bağlı olarak zayıflayan talep ve petrol fiyatlarındaki düşüşün de etkisiyle geriledi. Özetle 2017 yılı sonunda yüzde 11,92 düzeyinde olan TÜFE, 2018 yılını Yeni Ekonomik Program’da yüzde 20,80, son Enflasyon Raporunda yüzde 23,50 olarak öngörülen hedefin altında yüzde 20,30 ile kapatmış oldu.
Benzer durum Yİ-ÜFE için de söz konusu. 2017 yılının Aralık ayında yüzde 15,47 olan Yİ-ÜFE Eylül ayında yüzde 46,15’e kadar yükseldikten sonra yılı yüzde 33,64 düzeyinde kapattı. Yılın son çeyreğinde TL’deki değerlenme ve kurdaki istikrar Yİ-ÜFE’nin ana eğilimine olumlu yönde katkı sağlasa da maliyet baskılarının TÜFE enflasyonu üzerinde süreceği görülüyor.
Peki, yılın ilk aylarında bizi nasıl bir tablo bekliyor?
Petrol fiyatlarının mevcut düzeyini koruması halinde bunun Ocak ayı enflasyonuna yaklaşık 0,25 yüzde puan, elektrik ve doğal gaz indirimlerinin ise yaklaşık 0,40 puan aşağı yönlü etkisi olacağını hesaplamaktayım. Buna belediyelerin su fiyatlarını yüzde 15 aşağı çekmesinin 0,20 yüzde puan etkisini de eklersek manşet enflasyonda toplamda yaklaşık 0,85 puan civarında bir gerileme görmemiz olası.
Yukarı yönlü riskler ise asgari ücretteki artış kaynaklı talep yönlü baskı ile alkollü içeceklerden alınan ÖTV tutarlarının yaklaşık yüzde 13,5 artırılması. Alkollü içeceklerin sepeti içindeki ağırlığının yüzde 0,35 olduğu dikkate alındığında bu artışın enflasyon üzerindeki etkisi 0,05 puanla sınırlı olacak.
Mart sonuna kadar sürecek olan enerji ve doğal gaz fiyatlarındaki indirimler; belediyelerin su fiyatlarını aşağıya çekmesi; dayanıklı tüketim mallarına getirilen KDV ve ÖTV indirimleri ilk aylarda yaşanacak olumsuz baz etkisini azaltıcı yönde etki edeceği gibi enflasyonun da yatay seyredeceğini düşündürüyor.
Şimdilik tablo bu şekilde, umarım yılın sonunda da ballandıra ballandıra anlatabilirim enflasyonu. Örneğin Halit Kıvanç, Fevzi Zemzem’in Pereira’ya attığı golü aynı şekilde anlatamaz. Neden diye soracak olursanız maç sonunda kalecimiz Varol’un sakatlanan elindeki parmakların sayısı kadar gol yer milli takımımız.
Güzel bir hafta dileklerimle.