top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıAli Orhan Yalcinkaya

Hurma Yerken Akla Gelenler


İnsanın ıspanaklı yumurta yerken konuştuğu şeyler, böf strogonof yerken konuştuğu şeylerden çok farklıdır.” diyerek girizgah yapar Yemece* başlıklı denemesine Ferhan Şensoy. Durumu bu kadar yalın bir biçimde ortaya koyması çarpmıştı beni.

Sonrasını şöyle getirir:

Lahmacun yerken akla gelebilecek şeylerle, portakallı ördek yerken düşünülenler apayrıdır. Yediğimiz şeyler bizi ne konuşacağımız, nasıl konuşacağımız konusunda koşullandırıyor.

Anlatacaklarım da “yediğimiz” şey(ler) üzerine.

Hazine, 2019 yılı Finansman Programını açıkladığında 164,6 milyar TL’lik iç borç servisine karşılık 153,9 milyar TL iç borçlanma yapacağını söylemişti. Bu, iç borç çevirme oranının yüzde 93,5 olacağı anlamına geliyordu. 2009 küresel kriz dönemini dışarıda bıraktığımızda son iki yıldaki yüzde 125,6 ve yüzde 98,1’lik en yüksek gerçekleşmelerin altında, son 15 yılın ortalaması olan yüzde 90,1’in hafif üzerindeydi.

Niyet neydi, akıbet ne oldu?” diye baktığımızda Eylül sonu itibariyle yüzde 125,4’lük iç borç çevirme oranı ile neredeyse 2017 yılı yakalanmış vaziyette. Görünen de yılı yüzde 121,5 düzeyinde kapatacağımız. Piyasaya ödediğinden daha fazlasını piyasadan borçlanan bir Hazine’miz var.

Bu oranın yükselmesi özel sektörün borçlanma piyasasından dışlanması sonucunu getiriyor (crowding out). Özel sektör dışlanırken kamu büyük bir iştahla borç verilebilir kaynakları emiyor. Hal böyle olunca, piyasada kendisine yer kalmayan özel sektör, daha az borçlanıp daha az yatırım yaparken, elinde avucunda olan fonları da yatırıma yönlendirmek yerine daha cazip getiri vaat eden kamuya sunuyor.

O zaman sormamız gereken soru şu: Hazine’nin borçlanma iştahının arkasındaki sebep ne?

İleride faizlerin yükseleceğini düşündüğü için şimdiden cephane biriktiriyor, desek ekonomi yönetimi topyekün tam aksini, faizlerin daha da gerileyeceğini söylüyor! Dolayısıyla bunu eleyelim.

O halde ortada bir nakit açığı var ve Hazine bunu esas alarak borçlanmaya gidiyor. Nitekim rakamlar bunu doğrulamakta:

Eylül sonu itibariyle Hazine nakit dengesi geçtiğimiz yılın yüzde 76 üzerine çıkarak 89,75 milyar TL açık vermiş durumda. Üstelik bu açık, Merkez Bankası’ndan aktarılan ihtiyat akçesi ve kar rakamına rağmen bu düzeyde. Haliyle böylesi yüksek nakit açığının kaçınılmaz sonucu da yüksek iç borç çevirme oranı oluyor.

2020 yılında da durum pek değişiklik göstermeyecek gibi duruyor. Hazine, 287 milyar TL’lik iç borç servisine karşılık 299,6 milyar TL’lik iç borçlanma yapmayı öngörüyor. Bu da yüzde 104,4’lük bir iç borç çevirme oranına karşılık geliyor.

Konu, özel sektörün yatırım yapma isteğini azaltan böylesi bir tabloyla karşı karşıyayken büyümeyi sağlamak yine kamunun harcamalarını devam ettirmesine gelip dayanıyor.

Hurma yerken insanın aklına mali disiplinin gelmemesi gerçekten çok ilginç…

(*) Falınızda Rönesans Var


138 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page