top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıAli Orhan Yalcinkaya

atanamayanlar


bayburt’tan ankara’ya göçmüş, daha iyi işler için sınavlara çalışan; trt gap gibi sabah 8:00 açılış, 23:00 kapanış, arada hiçbir şey olmayan; sokakta oynarken annesinin bile kendisini balkondan çağıracak kadar sevmediğini düşünen; hayatta kimsenin misafiri olamamış; otuz yaşında, ankara’da yaşayan basit bir memurdur ülgen.

hayata karşı o kadar iştahsızdır ki her şey ona angarya gelmektedir. 1993 basımı ilkokul 3. sınıf güncel hayat bilgisi’ni yazdığını iddia eden kitabı rehber edinerek kendini toparlama mücadelesine girişir. bu mücadele sırasında yolu “fotografçı” olan nihat; her ikisini deli divane eden ve parmağında oynatan necla ve hikmet ile kesişir.

farkında olmadan başkalarının hayatına dokunan kişilerin, onların neden olduğu sonuçların hikayelerini okumak, izlemek hep hoşuma gitmiştir. nihat, babası hikmet’e yazdığı mektupta buna şöyle değinmiş:

“bir geometrik olarak çizilebilseydik baba, teğet olurduk. çünkü en büyük acıyı teğetler çeker. bir çembere uğrayıp geçeriz. bir daha kim araya, kim sora. ve o teğetlik anında birilerinin yanında olmamızdan dolayı, bir yalnız görmemişliğiyle onlardan biri sanırız kendimizi, halbuki misafir kartıdır yakamızdaki.”

birbirine teğet geçen hayatların traji-komik bir ilk romanı olan “atanamayanlar”ı sadece bu nedenle çok sevmedim. başar öztürk’ün anlatımda tutturduğu dil o kadar güzel ki, özellikle ansiklopedik bilgiler verdiği bölümlerde bunun tadına doyulmuyor.

son söz: “yuvarlak bir masa etrafında koşuştururken kimdir kovalanan, kimdir kovalayan?”

22 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page