Uzun bayram tatilini İstanbul’da geçirenlerdendim. Her yere 10 dakikada gidebilmenin konforunu yaşarken hiç korna sesi duymadığımızı farkettim. Korna çaldığında yeşil ışığın aktive olduğunu sananların olmadığı; yeşil ışığın yanması ile arkanızdaki aracın kornaya basması arasındaki geçen sürenin hiç yaşanmadığı sessiz ve dingin bir tatildi kısacası.
Pekiyi, trafikte kullandığınız aracın kendiliğinden korna çaldığı oldu mu hiç?
Her şeyin kontrolünüz altında olduğunu sanırken aslında hiç de öyle olmadığını anladığınız böylesi bir anda yaşayacağınız ilk duygu önce “panik”, sonra da kendinizden şüphe ederek “acaba bastım mı?” şeklinde düşünmeniz olur.
Aracınızın “hacklenmiş” olabileceği gelmez herhalde aklınıza.
Charlie Miller ve Chris Valasek adında iki kafadar araçların kendine kendine park etme sistemlerine erişmekle kalmayıp, emniyet kemerlerinin devre dışı bırakılabildiğini; yakıt-pil-hız göstergelerindeki bilgilerin değiştirilebildiğini; motorun hızlandırılıp durdurulabildiğini; sileceklerinin çalıştırılabildiği; far ve sinyallerin kontrol edilebildiğini; araç seyir halindeyken frenlerin devre dışı bırakılabildiğini ve tabi ki araçta kornanın kendiliğinden çalınabildiğini göstermişler. Bunu araç üzerindeki Bluetooth’daki bir açıktan, daha gelişmiş araçlarda ise hücresel güvenlik ağından, cd sürücü üzerinden eklenen bir yazılımla yapmayı becermişler.
Bunun kötü niyetli örneği ise Teksas’ta yaşanmış. 6 ay içerisinde 30’dan fazla Jeep’in nasıl çalındığı araştırıldığında, hırsızların arabaların ilk önce korna (burada da karşımıza çıktı) kablosunu kesip alarmı devre dışı bıraktıkları görülmüş. Ardından içeri girip laptop/usb üzerinden aracın eğlence-bilgi sistemine dalarak yeni bir anahtar oluşturup çalıştırarak Meksika’ya sürdükleri tespit edilmiş.
***
Dün, Japonya Merkez Bankası (BOJ) ve Fed’den gelen açıklamalar “şimdilik” her şeyin kontrol altında olduğunu söylüyor.
BOJ, para politikası toplantısında politika faizinde değişiklik gitmeyip %-0,10 olan faiz oranını korurken, %2 enflasyon hedefine ulaşmak için yeni tedbirler aldığını açıkladı. Parasal taban için resmi bir hedef belirlenmesi uygulamasına son veren BOJ, getiri eğrisi kontrollü parasal genişleme uygulama kararı aldı. Yıllık 80 trilyon yen tutarında Japon devlet tahvili, 6 trilyon yen tutarında Borsa Yatırım Fonu ve 6 trilyon yen tutarında gayrimenkul yatırım ortaklığı alımının devam edeceğini, parasal genişlemenin %2 enflasyon hedefi yakalanana ve enflasyon hedefin üzerinde istikrar kazanana kadar devam edeceğini vurguladı. Yeni politika çerçevesinin, enflasyon bekleyişlerinin yükselmesinin zaman alacağı görüşü ile uygulamaya alındığı; getiri eğrisini yataylaşmasının güvene zarar vererek ekonomi üzerinde negatif etkiler yapabileceği değerlendirmesinde bulundu. Getiri eğrisinin eğimini dikleştirmekteki amaç, bankaların ve finansal kuruluşların karlılıklarına olumlu katkı sağlayarak ekonomiye destek vermek.
Fed faizlerde değişikliğe gitmezken, yıl sonundan önce faiz artırmayı beklemeye devam ettiğine işaret etti. Toplantı sonrasında yapılan açıklama, Fed yetkililerinin ekonomik görünüme yönelik riskler konusunda daha az endişeli olduklarını ortaya koyarken, ekonominin bu yıl daha yavaş şekilde büyümesini beklediklerini, faiz artırımlarındaki hız beklentilerini düşürmeye devam ettiklerini gösterdi. 2016 büyüme tahmini %2,0'dan %1,8'e inerken 2017 büyüme beklentisi %2,0 olarak korundu. Ancak ekonomi için uzun vadeli büyüme beklentisi %2,0'dan %1,8'e çekildi. 2016 yılında en azından bir faiz artırımı daha yapacağı beklentisi sürerken 2017 için faiz artırım sayısı beklentisi 2 oldu. 2016 sonu işsizlik oranı tahmini %4,7'den %4,8'e çıkarken 2017 sonunda %4,6 olmasının beklendiği görüldü. Enflasyonun ise %2 hedefine 2018 yılında ulaşacağı belirtildi.
Bugün yapılacak Para Politikası Kurulu toplantısında ise Merkez Bankası’nın %8,50 olan marjinal fonlama faizinde -üst bant- kontrollü bir şekilde 25 baz puan daha indirime giderek dün itibariyle %7,84’e kadar gerileyen Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyetini, politika faizi olan %7,50’ye daha da yakınsamasını sağlamasını ve sadeleştirme sürecinin sonlarına gelindiğinin işaretini vermesi beklenmekte.
***
Arada korna çalanlar da yok değil.
OECD, yayınladığı Ara Dönem Ekonomik Görünüm Raporu'nda küresel büyümedeki zayıflığa işaret etti. Haziran ayında yayınlanan raporda global büyüme için 2016 ve 2017 tahminlerini %3,0 ve %3,3 olarak açıklanan 2016 ve 2017 küresel büyüme tahminleri %2,9 ve %3,2’ye revize etti. Zayıf ticaret büyümesinin devam etmesinin, küresel büyümenin sağlamlığı konusunda endişelerin altını çizdiği değerlendirmesi yapılırken; zayıf ticaretin yapısal faktörleri ve küresel piyasalarda mal ve hizmet ticaretinin serbestleşmesi konusunda ilerleme sağlanamamasını yansıttığı ifade edildi.
Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) verileri ise, gelişmekte olan piyasalara net sermaye girişinin Ağustos ortasında sona eren dönemde 16,5 milyar dolardan, Eylül ortasında 5,5 milyar dolar seviyesine gerilediğini gösterdi. IIF yaptığı değerlendirmede, "ABD, Japonya ve Avrupa merkez bankalarının politikalarına ilişkin belirsizlik gelişmekte olan piyasalara fon akışında yavaşlamaya katkı yaptı" ifadelerine yer verdi.
Moody's, 15 Temmuz'da yaşanan başarısız darbe girişiminin Türk ekonomisinde yarattığı şokun büyük ölçüde dağılmakta olduğunu belirtirken Türkiye'nin problemlerinin uzun vadede devam edeceğini vurguladı. Kredi notuna ilişkin gözden geçirme muhtemelen önümüzdeki ay içerisinde tamamlanacak.