“Stratejik Yönetim” üzerine bir şeyler anlatıyorsanız üniversitede, Sun Tzu’dan bahsetmeyeni döverler. Günümüzden yaklaşık 2.500 yıl önce yaşamış bu ünlü filozof, askeri stratejinin bilinen en eski kuramcısıdır aynı zamanda. 13 bölümlük “Savaş Sanatı” eseri en eski uluslararası ilişkiler kitabı olarak kabul edilir. Minimum kayıp vererek maksimum fayda nasıl sağlanır onu anlatmıştır özünde.
Benim en çok sevdiğim sözü “The God Father-2” (Baba-2) filminin bir sahnesinde Don Michael Corleone’nin (Al Pacino) söylediğidir:
- Babamın bana bir öğüdü vardır... Dostlarını kendine yakın tut, düşmanların daha da yakın olsun.
***
Para Politikası Kurulu (PPK), faizlerde bir değişikliğe gitmeyerek marjinal fonlama oranını (üst bant) %8,5’te, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını (politika faizi) %8’de, Merkez Bankası borçlanma faiz oranını %7,25 düzeyinde sabit tuttu. Beklenti(m) TCMB'nin haftalık repo ve marjinal fonlama oranında 25 baz puanlık faiz artırımı yapacağı yönündeydi.
Bir önceki toplantı metninde yer alan “Son dönemde açıklanan veriler yılın üçüncü çeyreğinde iktisadi faaliyette ivme kaybına işaret etmektedir. Öte yandan, Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisi sürmektedir. Alınan destekleyici teşvik ve tedbirlerin katkısıyla son çeyrekten itibaren iktisadi faaliyette toparlanma beklenmektedir. Kurul, yapısal reformların uygulamaya geçirilmesinin büyüme potansiyelini önemli ölçüde artırabileceğini değerlendirmektedir.” ifadesi aynen korunmuş.
Pekiyi, Fed’in geçtiğimiz hafta aldığı karar ve projeksiyonları ortadayken PPK niye faizleri sabit tuttu sorusunun cevabı ise şu satırlarda:
“Yakın dönemde küresel belirsizliklerdeki artışa bağlı olarak yaşanan döviz kuru hareketleri ve petrol fiyatlarındaki yükseliş enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü risk oluşturmaktadır. Öte yandan, toplam talep gelişmeleri bu etkileri sınırlamaktadır. Kurul, bu faktörlerin net etkilerinin daha sağlıklı değerlendirilebilmesi açısından, gelişmelerin yakından takip edilmesinin faydalı olacağını ifade etmiştir.”
Yani bekleyeceğim, gelişmeleri izleyeceğim, proaktif değil reaktif olacağım diyor Merkez Bankası özetle. Bir anlamda TL üzerinde alacağım kararlarda uluslararası piyasalardaki gelişmeler belirleyici olacak diyor.
Evet, kendi içerisinde tutarlı bir söylem olabilir ama bu tercih aynı zamanda uluslararası risk iştahında azalma olması durumunda daha sert bir aksiyon almayı zorunlu hale getiren bir kapıyı da aralamış oluyor.
***
Ne diyelim, Merkez Bankası’nda bir Sun Tzu sabrı var. Herhalde şöyle düşünüyor:
“Nehrin kenarında yeterince beklersem, düşmanlarımın cesetleri yüzerek gelir.”