top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıAli Orhan Yalcinkaya

Tuzak!


Fularını takmış, uzaklara bakarak ”İşte bunlar hep ’Asimetrik dominant alternatifin eklenmesi’! Siz ne düşünüyorsunuz bu hususta?” diye sorsa biri, o dakikada yanından kaçarak uzaklaşırım. Hele bir de sabahın kör vaktinde sorarsa “kafa mı açıyorsun?” diye karşılık veririm.

Efendi gibi “uzaktaki beş yıldızlı restorana mı gidersiniz, yoksa yakındaki üç yıldız restorana mı?” dese, hiç bu muhabbete girmeden üç yıldızlı olanı tercih ettiğimi söylerdim. Yakınımdaki restoran da iyiymiş, hem ulaşımı da kolaymış, düşüncesiyle.

Oysa kalite ile kolaylık arasında bir tercih yaptığımın farkında bile değilim bunu yaparken. Elma ile armutu toplayıp elma demekten farksız. Çünkü insan beyni kolay cevaplar arıyor.

Aynı fularlı, hani uzaklara bakan ama efendi sorular soran, üçüncü bir alternatif daha olduğunu söyleyip “beş yıldızlıdan daha uzakta bir dört yıldız restoran daha var” dediğindeyse tabi ki beş yıldızlı olanı tercih ederim.

Üçüncü bir alternatif tüm resmi değiştirdi değil mi? Üstelik üç yıldızlı restoran daha yakın olmasına rağmen.

Bakmayın fular taktığına, aslında çok kurnaz. Karar verme süreçlerine etki ediyor. Asıl hedeflenen ürün veya hizmetin tercih edilmesi için iki seçenekli ürün sunmak yerine seçenek sayısını bir artırarak benim karşılaştırarak karar vermeme neden oluyor.

***

Yılı değerlendirmeye eğer Merkez Bankası’ndan başlayacak olursam uzun uzun analiz yapmaya gerek yok gibi geliyor bana; çünkü 2016 yılı geneline bakıldığında Merkez Bankası’nın durumu yukarıdaki restoranlar örneğine çok benzemekte.

Hangisi bir diğerinin nedenidir ya da sonucudur tartışmasına girmeden, tıpkı “enflasyon mu, faiz mi” diye sorusuna verdiği cevapta olduğu gibi...

Merkez Bankası, faizleri artırmalı mı yoksa düşürmeli mi sorusu çok meşgul etti bizi bu yıl. Faizi artırsa büyümenin potansiyel büyüme oranından daha da uzaklaşması gibi bir durum olmasının yanında maliyetleri artırması da söz konusu olacaktı. Faizi artırmasa bu sefer talep artışını dizginleyemeyeceği için enflasyon hedeften uzaklaşacaktı. “Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” durumuyla karşı karşıya kalan Merkez Bankası da tercihini faizden yana kullandı hep.

Zurnanın zırt dediği yer ise şurası:

Enflasyon mu, faiz mi, büyüme mi?” ya da şöyle sadeleştireyim soruyu “büyüme mi öncelikli yoksa enflasyonun düşürülmesi mi?

Bütün bir yılı bu üçünün etrafında dolanarak geçirdik dersek çok da yanılmış olmayız sanırım. Her Para Politikası Kurulu toplantısı sonrasındaki özetlere baktığımda hep bunu gördüm, tıpkı dün yayınlanan metinde olduğu gibi.

Eğer orta yolcuysanız her ikisi de önemli der çıkarsınız işin içinden değil mi?

Ama pratik göstermekte ki, birini düzeltirken diğerini bozuyorsunuz.

***

Decoy etkisi” denilen, karar alma süreçlerini ve davranışları etkileyen böylesi bir durumla karşılaşıldığında ne yapılmalı pekiyi?

Hangisinin ”yem” olduğunu biliyorsanız aslında doğru karara da yakınsınızdır. Eğer önünüzde bir yem olduğunu fark ediyorsanız tuzağa da giriyor olabilirsiniz.


75 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

© AOY 2014

bottom of page