top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıAli Orhan Yalcinkaya

Kara tren gecikir!


Dünyanın en dakik ülkesinin İsviçre olduğunu okumuştum. Herkes dakik olduğu için bütün kafelerin aynı anda, öğleden sonra 4'te dolup taştığı; çünkü herkesin tam da bu saatte kahve molasına çıktığı anlatılıyordu.

Mesela, trenlerin yüzde 89'unun ilan edilen varış zamanını üç dakikadan fazla aşmaması için konulan hedefin yüzde 87,5'te kaldığı haberi İsviçreliler açısından rahatsız edici olmuş. Yazıyı kaleme alan bunun anlayışla karşılanması gerektiğini belirterek Japonya'daki Shinkansen hızlı treninin bir yılda 36 saniye geciktiğinden bahsetmiş.

***

Merkez Bankası’nın Güncesi’nde, Türkiye’de 2017 yılında devreye giren maliye politikalarının değerlendirildiği “Maliye Politikası Ne zaman ve Nasıl Etkili Olur?” başlığıyla bir araştırma yazısı yayımlandı.

Üç ana başlık altında toplanan bu mali tedbirler ne diye hatırlamak gerekirse:

  1. istihdamı artırmaya yönelik tedbir ve teşvikler,

  2. küçük ve orta ölçekli firmalara sağlanan finansman desteği (KOSGEB Kredileri ve KGF Kefaletli Krediler),

  3. konut (inşaat) ve dayanıklı tüketim malları sektörlerine yönelik vergi indirimleri.

Araştırma, ekonomiyi canlandırmaya yönelik maliye politikası uygulamalarının etkin olabilmesi için şu koşullar sıralamış:

  • Üretimin potansiyelin altında seyretmesi (çıktığı açığının negatif olması), işsizlik oranının görece yüksek, kapasite kullanım oranının görece düşük olması)

  • Para politikası başta olmak üzere diğer politikaların kendilerine verilen öncelikli hedefler çerçevesinde döngü karşıtı olarak uygulanamaması veya ekonomiyi canlandırma konusundaki etkinliklerinin maliye politikasına göre daha sınırlı olması.

  • Genişletici maliye politikasının finansal dışlama etkisi yaratmaması.

Türkiye özelinde, bu koşulların 2016 yılının son çeyreği itibarıyla sağlandığı; ekonomideki atıl kapasitenin arttığı belirtiliyor.

Grafik.1

Mali disiplinin sağlamış olduğu alan, maliye politikasının herhangi bir dışlama etkisi yaratmadan etkin biçimde kullanılabilmesine olanak sağladığı belirtilerek, politikaların uygulanmaya başlanmasını takip eden dönemde gerek kredilerde gerekse iktisadi faaliyette kayda değer bir toparlanma gözlendiği söyleniyor.

Grafik.2

Maliye politikasının etkin olabilmesi için ise dört temel kriter sayılmış:

  • Zamanlılık

  • Hedef Odaklılık

  • Geçicilik

  • Bütçeye Maliyeti En Aza İndirgeyen Araç Seçimi

Bu dört kriterle ilgili olarak yapılan değerlendirmede, son dönemde uygulamaya konulan istihdam teşvikleri, finansman destekleri ve vergi indirimlerinin ekonomideki yavaşlama derinleşmeden devreye girmiş olması ve önlemler akabinde iktisadi faaliyetin toparlanmaya başlaması uygulanan politikaların zamanlılığına işaret ettiği (Grafik.1) belirtilmiş.

Genç işsizler ve son üç aydır işsiz olanların istihdam edilmesine yönelik teşvikler ile teminat sorunları nedeniyle krediye erişimi kısıtlanan KOBİ’lere yönelik olarak Kredi Garanti Fonu (KGF) kefaletli kredi limitlerinin artırılmasının hedef odaklı maliye politikası uygulamalarına örnek teşkil ettiği (Grafik.2) vurgulanmış.

Son dönemde alınan önlemlerin, belirli bir zaman aralığı için geçerli olduğundan ve temelde geçicilik prensibini sağladığı ifade edilmiş. Örneğin, ilave istihdam programı çerçevesinde verilen teşviklerin Şubat-Aralık 2017 dönemi için geçerli olması ve KGF teminatlı kredilerin üst limitinin 200 milyar TL olarak belirlenmiş olması gibi. 2017 yılı başında ekonomiyi canlandırmaya yönelik olarak devreye giren vergi indirimlerinin geçici bir süre için uygulanması, firmalara nakit akışı desteği sağlamak amacıyla 2017 yılı ilk çeyreğinde yapılması gereken sosyal güvenlik prim ödemelerinin yılın son çeyreğine ertelenmesi gibi.

Ama bu dört temel kriter içinde üzerinde en çok durulan husus ise bütçeye maliyeti en aza indirgeyen araç seçimi ve bütçe dengesini olumsuz etkilemeyen maliye politikası tasarımının nasıl olması gerektiği olduğu görülüyor. Şöyle denilmekte:

Maliye politikası araçlarının ekonomik yavaşlamadan en çok etkilenen kesimleri doğrudan hedeflemesi durumunda mali çarpanın yanı sıra efektif vergi oranının da yüksek olacağı düşünülüyor. Örneğin, KOBİ’lere KGF aracılığıyla sunulan finansal desteğin BSMV, kurumlar vergisi ve dolaylı vergiler gibi birçok vergi kalemini uyarması beklenmekte. Benzer şekilde istihdam teşviklerinin de, istihdam edilen kesimin yüksek marjinal tüketim eğilimi olduğu göz önüne alındığında vergi geliri yaratma potansiyelinin yüksek olduğu değerlendiriliyor.

Bu çerçevede, başta finansman destekleri ve istihdam teşvikleri olmak üzere, son dönemde Türkiye’de zamanlı, hedef odaklı ve geçici olarak uygulanan mali tedbirlerin çarpan etkisinin ve vergi geliri yaratma potansiyelinin yüksek olduğu değerlendirilmekte ve bu durumun söz konusu önlemlerin bütçe açığını genişletici etkilerini bir ölçüde sınırlayacağı öngörülmekte.

***

Şimdi gelin bütçenin öncüsü olan Temmuz ayı Hazine Nakit Gerçekleşmelerine bu gözle bir daha bakalım.

Temmuz ayı nakit bütçesinde gelirler yüzde 17,5 artarken giderlerin yüzde 13 artmış. Geçen yılın aynı döneminde 2,7 milyar TL olan faiz dışı denge ise yüzde 70,2 artarak 4,7 milyar TL’ye yükselmiş. Faiz dışı giderlerdeki artış hızı yüzde 13,8. Nakit dengesi (bütçe açığı) ise 2,1 milyar TL açıktan 0,2 milyar TL açığa gerilemiş.

Ocak-Temmuz olarak baktığımızda ise gelirler yüzde 12 artarken, giderler yüzde 17,4 artmış. Faiz dışı denge geçen yılın aynı döneminde 7,4 milyar TL fazlayken 11,1 milyar TL açığa dönmüş durumda. Böylece bütçe açığı ise 9,9 milyar TL’den 33,5 milyar TL’ye yükselmiş.

Ayın ortasında Merkezi Yönetim Bütçe Gerçekleşmelerini aldığımızda detaylara daha fazla ineriz; ama geçtiğimiz haftalarda tartışılan vergi tahsilat oranlarının sürekli gerilemesi hususu ile yukarıda bahsettiğim araştırmada dile getirilen mali tedbirlerin çarpan etkisinin ve vergi geliri yaratma potansiyelinin yüksek olduğu değerlendirmesi uyumsuzluk gösteriyor.

Vergi gelirleri, GSYH büyümesi genele yayılmadığı için ya da sürekli gündeme gelen yeniden yapılandırma uygulamaları nedeniyle düşüyor olabilir. Yukarıdaki grafik KDV tahsilat/tahakkuk oranlarındaki bu bozulmayı net bir şekilde ortaya koyuyor. Tahsilat oranı son 10 yılda KDV’de yüzde 80’lerden yüzde 30’lara kadar gerilemiş durumda.

Umarım bütçe hedefleri ve araştırmanın öngörüleri Japonya'daki Shinkansen hızlı treninin dakikliğindedir. Olmadı türküsünü çağırırız “Kara tren gecikir, belki hiç gelmez” diye.

Güzel bir hafta dileklerimle.


41 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page