Sosyal psikologlar Victoria Medvec, Scott Madey ve Thomas Gilovich 1995 yılında bir deney yaparlar.
Deneklere, 1992’de Barselona’da düzenlenen olimpiyat oyunlarında madalya kazanan sporcuların fotoğrafları gösterilerek kimin daha mutlu olduğu sorulur.
Kimin ne madalya aldığını bilmeyen denekler en mutlu görünenlerin altın madalya kazananlar olduğunu söyler. İkinci en mutlu görünenler bronz madalya alanlardır. Gümüş madalya alanlar ise en az mutlu görünenlerdir.
Siz de benzer bir deneye katılmak isterseniz 2008 Pekin Olimpiyatları’ndan aşağıdaki fotoğrafa bakmanız yeterli.
200 metre bireysel yüzme finalinde kürsünün ilk üç basamağına çıkan Laszlo Cseh, Michael Phelps ve Ryan Lochte yan yana.
Kim daha mutlu görünüyor?
Peki, ama neden? Neden 3. olan Lochte, 2. olan Cseh'e göre daha fazla seviniyor?
Sosyal psikolojide “karşı-olgusal düşünme biçimi” olarak tanımlanıyor bu. İnsanlar, ellerindeki sonuç durumu, olabilecek ile karşılaştırıyor.
“Yukarıdakiler-Aşağıdakiler” karşılaştırması da diyebiliriz. Gümüş madalya kazananlar yukarıya bakarak, altın madalya alamadıkları için hayal kırıklığı yaşarken, bronz madalya alanlar aşağıya bakarak podyuma çıkamama ihtimali olduğunu düşünüp madalya kazandıklarına seviniyor.
Para Politikası Kurulu (PPK) sonrası fotoğrafa baktığımızda da buna benzer bir durum var.
“Fiyat istikrarını desteklemek amacıyla ölçülü bir parasal sıkılaştırma yapılmasına karar vererek” Geç Likidite Penceresi (GLP) faizini 75 baz puan artırarak yüzde 13,50’ye yükselten Kurul, enflasyon ve enflasyon beklentilerinin bulunduğu yüksek seviyelerde “ithalat fiyatlarındaki yükselişin riski artırdığına” vurgu yaptı.
Öncesinde TCMB Başkanı Murat Çetinkaya, Uluslararası Para Fonu (IMF)-Dünya Bankası toplantılarında yapmış olduğu sunumda para politikasının öngörülebilirliğinin önemli derecede iyileştiğini belirterek, "enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer faktörler yakından izlenecek ve ihtiyaç duyulması halinde ilave sıkılaştırma yapılabilecektir." ifadesini kullanmıştı.
Nitekim, Merkez Bankası Beklenti Anketinde 2018 yıl sonu enflasyon beklentisi çift haneye yükselirken, 12 ay sonrası için TÜFE beklentisi 40 baz puanlık artışla yüzde 9,62’ye, 24 ay sonrası beklentisi ise 30 baz puanlık artışla yüzde 8,63’e yükselmişti. Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti beklentisi ise 12,75’ten 12,96’ya çıkmıştı.
Tahmin edeceğiniz üzere Merkez Bankası, kurdaki yükselişe reaksiyon verdiği ve önüne gelen fırsatı kullandığı için en mutlu olanı. Para politikası açısından değerlendirildiğinde, parasal sıkılaştırmanın artırılmasının kısa vadede TL’nin değerlenmesine katkı vereceği muhakkak.
Öte yandan hiç artırmasaydı halimiz nice olurdu, diye düşünüp bundan sonraki toplantılarda da faiz artırımına devam edecek diye sevinenler bir tarafta; 75 baz puanlık artırımı yetersiz bulup daha fazla yapmalıydı diye hayıflananlar diğer tarafta,
Oscar Wilde, “hepimiz aynı berbat bataklığın içindeyiz; ama bazılarımız yıldızlara bakıyor” diyerek özetlemiş aslında durumu. Bataklığa ya da yıldızlara bakmak bir tercih sonuçta.
Biz yıldızlara bakalım yine de.
Güzel bir hafta dileklerimle.