top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıAli Orhan Yalcinkaya

Hamburger ve Rezervler

A&W Restoranları zincirinin sahibi A. Alfred Taubman, McDonald’s’tan müşteri kapmak için, hamburgerin ağırlık birimini ifade eden ve McDonald’s için poundun dörtte birine karşılık gelen (1 pound=0,48 kg) çeyrek poundluk yerine üçte bir poundluk daha lezzetli bir hamburgeri piyasaya sürer. Üstelik üçte bir poundluk bu hamburger çeyreklik hamburger ile aynı fiyattan satılmaktadır.

Lakin kampanya başarısız olur.


Başarısızlığın nedeni araştırıldığında ilginç bir sonuçla karşılaşırlar. İlk akla gelen soru lezzet farklılığı mıdır? Öyle olmadığı anlaşılır, çünkü A&W hamburgerinin tadını McDonald’s’tan daha çok beğendiğini söyler insanlar.


E, mesele nedir o zaman? Sır, araştırmaya katılanların verdiği şu cevapta gizlidir:

Aynı fiyata McDonald’s’tan dörtte bir poundluk et yerken A&W’den neden üçte bir poundluk et yiyeyim ki? Üç dörtten az, kazıklanmak istemiyorum


***

Rezervler ile alakalı doğrudan ya da dolaylı ne zaman bir veri açıklansa aklıma yukarıya alıntıladığım anekdot geliyor.


Öyle bir dönemden geçtik ki ekonominin matematiğini bilenler döviz rezervlerinin heba edildiğini söylerken, “neden üçte bir poundluk et yiyeyim” düzeyinde matematik bilenler “bak kur yükselmiyor ama” diyordu. Oysa gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir alışkanlığı vardır.


2021 yılı Para ve Kur Politikasına ilişkin düzenlenen toplantıda TCMB Başkanı’nın “kuru tutmak için heba edilen rezervler ve bunun altında imzası olanlara ilişkin tutumunun ne olacağına” ilişkin sorunun etrafından dolanmayı tercih ettiğini gördük. Diğer taraftan para politikasının etkinliği ve finansal istikrar açısından döviz rezervlerinin güçlendirilmesi önümüzdeki yılın önemli amaçlardan biri olacak.


Hatırlatmak gerekirse TCMB’nin yayımladığı Uluslararası Rezervler ve Döviz Likiditesi Gelişmeleri raporundan hareketle Ekim sonunda swaplar hariç tutulduğunda net rezervlerin –47.9 milyar dolar düzeyinde olduğunu, bir başka ifadeyle kasanın aslında boşaltıldığını görmüştük.


Son açıklanan Uluslararası Yatırım Pozisyonu, Ödemeler Dengesi ve Kısa Vadeli Borç İstatistiklerinden hareketle rezerv yeterlilik oranlarına bir göz atalım istedim.

IMF, 2000 yılından bu yana ülkeler için Rezerv Yeterlilik Rasyosu (ARA Metrik- Assessing Reserve Adequacy) hesaplamaktadır. Bunun için ideal aralık %100-150 olarak belirlenmiştir.


Bu süre zarfında Türkiye %100-150 kritik eşiğini sadece bir kez, 2013 yılında %101.5 ile tutturabilmiştir. Gözlenen en düşük değerler ise %67.2 ile 2000 yılında ve %67.3 ile 2001 krizinde gerçekleşmiştir.


Bir önceki ay %69.3 olan Ara Metrik değerinin Ekim sonu itibarıyla %70.3’e yükseldiğini hesaplamaktayım.

Mevcut düzeyi ile IMF Rezerv Yeterlilik Rasyosu, ekonominin ciddi bir kur şoku yediği 2018 yılındaki %75 seviyesinin altında kalmaya devam ederken, 2001 krizindeki düzeyine yakın seyretmektedir.


Rezervlerin yeterliliği ile ilgili bir diğer önemli gösterge de brüt rezervlerinin kalan vadeye göre kısa vadeli dış borca oranıdır. Bu oran için ise yeterlilik sınırı %100 olarak kabul edilmektedir.


Eylül’de %45.8 olan Brüt Rezerv/Kısa Vadeli Dış Borç oranı dipten hafifçe yükselerek Ekim sonu itibarıyla %46.6’ya yükseldi.

2012 yılının Aralık ayında %82.1 ile en yüksek değerini gören Brüt Rezerv/Kısa Vadeli Dış Borç oranı 2018 yılının Ağustos ayında yaşanan kur şokunun (Brunson Krizi) hemen ardından Eylül’de %48.2 ile en düşük seviyesine inmişti.


Ekim ayı sonuçları bu düzeyin hala yakalanamadığını ortaya koymaktadır.

304 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page