"Yok canım, iyisiniz, hoşsunuz; hem benim hak ettiğim bu zaten, benim gibi en yüksekten buralara düşen biri buna layık değil mi? Kendim ettim kendim buldum. Sizleri suçlamıyorum, beyler... Böyle bir şey aklınıza bile gelmesin; kimseyi suçlamıyorum. Hepsini hak ettim.” Huckleberry Finn’in Maceraları
2020 yılı finansman programında Hazine, 287 milyar TL’lik iç borç servisine karşılık 299.6 milyar TL tutarında iç borçlanma yapmayı planladığını duyurmuştu. Buna göre iç borç çevirme rasyosu ise yüzde 104.4 olacaktı. Ayrıca uluslararası sermaye piyasalarından tahvil ihraçları yoluyla 9 milyar dolar finansman sağlanması öngörülmekteydi.
Öncelikli olarak şu hatırlatmayı yaparak başlayayım: Kamu finansmanı ve borç yönetiminin düzenlenmesi hakkındaki kanunun 5. maddesinden hareketle 2020 mali yıl içinde, bütçe kanununda belirtilen başlangıç ödenekleri toplamı ile tahmin edilen gelirler arasındaki fark olan 140.1 milyar TL kadar net borç kullanımı yapılabilmekte ve bu limitin yüzde 10.0 oranında artırılarak 154.1 milyar TL’ye kadar yükseltilmesi mümkündür.
Mayıs ayında bu limitin aşıldığını, Ağustos’a gelindiğinde borçlanma rakamının 270,4 milyar TL’ye kadar yükseldiğini gördük. Ekim ayında 2020 yılı için Hazine'nin net borç kullanımı tutarı iki katına çıkarılarak 308.2 milyar TL olarak yasalaştı. Bir sürpriz olmazsa 8 Aralık’ta gerçekleştirilen 2 ihale ile 2020 yılı borçlanma programı tamamlanmış oldu. Buna göre Hazine’nin toplamda 253.1 milyar TL borçlandığını hesaplamaktayım.
Bu yıl için yüzde 104.4 olarak öngörülen iç borç çevirme rasyosunun Ekim ayı sonunda açıklanan 2021 yılı finansman programında gerçekleşme tahmininin yüzde 146.7 olarak revize edildiğini gördük. Mayıs’ta yüzde 380 ile rekor seviyeye çıkan borç çevirme rasyosu Eylül’den itibaren hızla düşerek yılı yüzde 145.3 düzeyinde tamamladı. Bu rakam aynı zamanda 2003 yılından bu yana görülen en yüksek düzeye de karşılık gelmektedir.
Borçlanmanın yapısına baktığımızda bir riske özellikle dikkat çekmek gerekiyor: Yurtdışından uzun vadeli borçlanamayan Hazine’nin, yurtiçi piyasalardan dolar cinsinden borçlanarak “ilk günahı” tekrar tekrar işlediğini gördük.
2005 yılından itibaren düşen ve 2012 yılında biten döviz cinsinden iç borç stoku, 2018 yılında tekrar yükselişe geçerek bu yılın Ekim ayında 38.3 milyar dolar ile tarihi yüksek düzeyine çıktı. 1.93 trilyon TL tutarındaki merkezi yönetim borç stokunun 1.13 trilyonu döviz cinsinden, 807 milyarı TL cinsinden. Bir başka ifadeyle stok kompozisyonunun yüzde 58.3’ü döviz, yüzde 41.7’si TL cinsinden. Hazine, içeride döviz cinsi borçlanarak bir yandan döviz kuru riskine açık hale gelirken bir yandan da 1-2 yıl ile sınırlı vadelerle daha yüksek maliyetle borçlanma yapmaktadır.
2020 yılı için 9 milyar dolar olarak öngörülen uluslararası sermaye piyasalarından sağlanacak finansman rakamı 8,75 milyar dolar olarak gerçekleşirken, yılın başında borçlanmanın faizi aynı vadeli ABD hazine tahvilinin 298.5 baz puan üzerindeyken, son borçlanmada bunun 511 baz puan üzerinde gerçekleştiğini gördük.
Comments