Dün akşam haberlerde Cumhurbaşkanının elektrikli sürücüsüz otobüsü test ettiği vardı. Haberin detaylarına şu adresten bakabilirsiniz.
Mesleki deformasyondan olsa gerek haberde ilgimi en çok çeken kısım basın mensuplarının, "Otobüsü, yurt içinde yollarda görecek miyiz?" sorusuna Cumhurbaşkanının verdiği cevap oldu:
"Önemli olan sürümde kazanabilmek için acaba fiyatlandırma nasıl olacak? Rakamlar yüksek olursa talibi çok fazla olmaz. Patron biliyor bu işi. Gençler daha bu işlerden pek anlamaz, onlar hemen kazanmak isterler."
Gençler bu işlerden neden anlamazmış, doğrusu anlamadım. Şimdiye kadar birlikte çalıştıklarımın hepsi ateş gibi, soran, sorgulayan, araştıran, öğrenen, öğreten, başını hiç yere eğmeyip hep ileri bakanlardı.
Mesleki deformasyon dedim ya, bir “rahatsızlığım” daha var benim: Sabah gözümü açtığımda telefonda ilk baktığım şey Resmi Gazetedir. Ne dediğinizi duyar gibiyim, ama nafile ben iflah olmam…
Sanki yukarıda bahsettiğim haber hiç yapılmamış gibi bu sabah “Bazı Mallara Uygulanacak Özel Tüketim Vergisi Oranlarında” değişikliğe gidildiğini gördüm.
Kısaca elektrikli araçların ÖTV’si coş(turul)muş. Daha önce motor gücü 85 kW’ı geçmeyenler için %3 olan oran %10’a, 85 kW-120 kW arası için %7 olan oran %25’e ve 120 kW’ı geçenler için %15 olan oran %60’ı çıkarılmış. Kabaca ÖTV oranı 4 katı artırılmış da diyebiliriz.
İnsan ister istemez merak ediyor acaba Türkiye’de kaç tane böyle araç satışı oldu diye. Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin (ODD) 2020 yılı Aralık bültenine göre geçtiğimiz yıl satılan elektrikli araç sayısı sadece 844 adet, payı ise % 0,1.
Bu düzenlemeyle ne kadar gelir elde edileceğini bir kenara bırakıyorum, alay-ı vala ile duyurulan TOGG ortadayken, dünya elektrikli araçları teşvik ederken bunu anlamak mümkün değil.
Patron biliyor bu işi, evet.